Murat Seyit Öztürk
banner
ozt1960.bsky.social
Murat Seyit Öztürk
@ozt1960.bsky.social
Reposted by Murat Seyit Öztürk
"2024 itibarıyla özel sektör çalışanlarının yüzde 53,2’si asgari ücret komşuluğunda (asgari ücretin altı ile yüzde 10
fazlası arası) ücret alıyor.Asgari ücret ve altında ücret alanların oranı yüzde 46,7.Asgari ücretin iki katından fazla kazananlar ise yalnızca yüzde 12,7’lik bir kesimi oluşturuyor"
December 1, 2025 at 10:27 AM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
İsrail basını, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun siyaseti bırakması karşılığında yolsuzluk davalarından kurtulmasını sağlayacak bir çözümü kabul etmediğini yazdı https://www.evrensel...
İsrail medyası: Netanyahu, siyaseti bırakma karşılığında af seçeneğini reddediyor
İsrail devlet televizyonu KAN, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun çevresinin, siyasi hayattan çekilmeyi içeren hiçbir adımın kabul edilmeyeceğini açıkça ifade ettiğini bildirdi. İsrail'de çıkan Yedioth Ahronoth gazetesi de Netanyahu'nun İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan af talebinde bulunmasının görev süresinin en kritik kararı olabilecek karmaşık bir dosya oluşturduğunu yazdı. Başvuruda ne sorumluluğun kabulünün ne de pişmanlık ifadesinin bulunmasının değerlendirmeyi daha da zorlaştırdığı ifade edildi. Gazeteye göre Herzog, kamu yararı çerçevesinde koşullu af gibi seçenekleri inceleyebilir. Ancak Netanyahu'nun herhangi bir yükümlülüğü kabul etmeye yanaşmaması bu ihtimali zayıflatıyor. Yargısal uzlaşı ihtimali KAN’ın bir başka haberinde, Herzog'un Netanyahu ile savcılık arasında yargısal bir anlaşma ihtimalini de değerlendirdiği aktarıldı. Böyle bir anlaşmanın Netanyahu'nun bazı suçlamaları kabul etmesini gerektirdiği, ancak Başbakan'ın buna hazır olmadığı belirtildi. Sokak tepkisi Herzog'un evinin önünde toplanan İsrailliler, Netanyahu'nun, yolsuzluk davaları için af talebinde bulunmasını protesto etti. Cumhurbaşkanlığı Ofisi ise Herzog'un talebi henüz incelemeye başlamadığını, medyadaki iddiaların temelsiz olduğunu açıkladı. Siyasi kutuplaşmayı derinleştiren dosya İsrail medyasına göre, Netanyahu'nun af başvurusunun sonuçlanması haftalar sürebilir. Ülkede süreç, bir kesim tarafından hukukun üstünlüğüne darbe olarak görülürken, diğer kesim affın siyasi istikrar için gerekli olduğunu savunuyor. Netanyahu, hakkındaki yolsuzluk davalarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı'na 14 sayfadan oluşan af talebinde bulunmuştu. Herzog'un, Netanyahu'dan gelen talebi "sorumlu ve ciddi bir şekilde" değerlendireceği kaydedilmişti. Netanyahu'nun, Herzog'dan af talebinde bulunduğunu duyurmasının ardından İsrail siyaseti ikiye bölünmüştü. İktidara yakın isimler, Herzog'un talebi kabul etmesi gerektiğini savunurken, muhalif siyasetçiler Netanyahu'nun suçunu kabul etmesi gerektiğini belirtmişti. (AA)
www.evrensel.net
December 1, 2025 at 6:06 AM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
"Halkın silindiği, yurttaşlığın kaldırıldığı, herkesin tebaaya, kula, ümmete çevrildiği yerde, sermaye sınıfı diktatörlüğünde, eşitlik olmaz."
#OrhanGökdemir @orhangokdemir.bsky.social
haber.sol.org.tr/yazarlar/orh...
Devrimci cumhuriyete ve yurttaşlığa giriş
Devrimci cumhuriyete ve yurttaşlığa giriş | soL haber
haber.sol.org.tr
December 1, 2025 at 4:28 AM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Harika bir görsel şölen.👏👏👏👏
November 30, 2025 at 9:24 PM
Gazeteci Furkan Karabay'ın Tutukluluğunun 201. gününde ilk duruşması var. 2 Aralık günü saat 10.30’da Çağlayan Adliyesi’nde

Niçin gençlerimize bu kadar kolay kıyıyoruz. Gerçekten bu insanların yeri dört duvar arası mı. Biraz insaf, biraz vicdan !!

#FurkanKarabayaÖzgürlük
December 1, 2025 at 12:06 AM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Son İmralı notları ve Kürt meselesinin sınıfsallığı

✒️ Fatih Polat yazdı https://www.evrensel...
Son İmralı notları ve Kürt meselesinin sınıfsallığı
DEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’dan oluşan, TBMM’de kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu heyetinin, 24 Kasım 2025 günü İmralı’da Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdikleri görüşmenin notları bazı başlıklarıyla kamuoyuna yansıdı. Gülistan Kılıç Koçyiğit’in Mezopotamya Ajansından Mehmet Aslan ile Selman Güzelyüz’e yaptığı ve 28 Kasım’da yayımlanan açıklamalar, Öcalan’ın daha önce ifade ettiği görüşlerinden oluşuyor. Ancak buna rağmen, AKP ve MHP’li vekillerin sorularına verilen yanıtlar, hem bazı hassas dengelere dair somut duruma ilişkin tabloyu yansıtıyor, hem de başka bazı tartışma başlıkları açıyor. Hande Fırat’ın 27 Kasım’da Hürriyet’te ‘Asıl mesaj nerede saklı?​’ başlığıyla yayımlanan yazısında aktardığı kulisler ve Gülistan Kılıç Koçyiğit’in açıklamaları, Suriye sahasında durumun Ankara’nın arzuladığı kıvama gelmediğini gösteriyor. Hande Fırat, “Kulis bilgilerine göre Öcalan, SDG’nin Şam’a entegre olması gerektiğini açıkça dile getirdi. Hatta SDG’nin Türkiye’ye tehdit oluşturmaması gerektiğini de vurguladı” dedikten sonra, çeşitli gerekçeler sıralayarak ekliyor: “SDG’nin atacağı adım hâlâ belirsiz.”Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, bu noktada şu vurguyu yapıyor: “Türkiye’de mesele bir ikilik üzerinden tartışılıyor; YPG silah bırakacak mı, silah bırakmayacak mı? Bütün tartışmanın ana ekseni Suriye bağlamında buraya kitlenmiş durumda ve cevabı da ‘evet’ ya da ‘hayır’ diye ifade edilmeye çalışılıyor. Oysa ki Sayın Öcalan bu meseleyi biraz uzun ve detaylı olarak ele aldı.” Öcalan, “Evet, oradakiler de beni dinlerler” diyor ve SDG yönetimi ile oradaki geçici hükümet arasında yapılan 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması gerektiğine vurgu yapıyor. Hem Hande Fırat’ın aktardıkları hem de Gülistan Kılıç Koçyiğit’in paylaştıkları, dahil olan tüm güç merkezleriyle birlikte HTŞ yönetimindeki Şam ile SDG arasındaki ilişkilerde bir yol alındığını, ancak meselenin son imzalar atılacak kadar olgunlaşmadığını gösteriyor. Şimdi de bu yazının başlığını oluşturan konuya gelelim. “Hüseyin Yayman ve Feti Yıldız özellikle ne sordular? Dikkatinizi çeken soruları ne oldu” sorusuna Gülistan Kılıç Koçyiğit şu yanıtı veriyor: “Diğer iki heyet üyesi de kamuoyunda tartışılan, kamuoyunun çok merak ettiği, Türkiye’de en fazla Kürt sorunu denildiğinde ya da bu süreç konuşulduğunda gündeme gelen soruları daha öncelikli olarak sordular. Bunun ana eksenini dediğim gibi biraz Suriye oluşturuyor. Suriye’deki entegrasyon ya da 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanma meselesi. Bazı özel başlıklar da tabii ki soruldu, konuşuldu. Örneğin ‘Petrol gelirleri ne olacak’ sorusundan ‘YPG silah bırakacak mı’ gibi sorulara kadar birçok soru soruldu.” İşte burası çok önemli; “Petrol gelirleri ne olacak?​”. Bu soru, onu soran vekilin temsil ettiği sınıfsal tercihi açık eden bir özellik de taşıyor. Suriye’de SDG’nin denetimindeki bölgede bulunan petrolün geliri tamamen Şam’a gitse ve Ankara da pay alsa, bu vekiller muhtemelen çok mutlu olacak. Suriye’nin yoksul Kürtleri ise kendi bölgelerindeki petrolden ancak HTŞ’nin lütfedeceği kadar pay alsınlar. Bu arada; Suriye petrol zengini bir ülke değil. Suriye’nin sahip olduğu kanıtlanmış petrol rezervleri Suudi Arabistan’ın yüzde 1’i bile değil. OPEC’in aralarında bulunduğu çeşitli kaynakların verilerine göre, Suudi Arabistan, İran, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Libya, kanıtlanmış petrol rezervleri sıralamasında dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alırken, Suriye 32. sırada yer alıyor. Suudi Arabistan’ın 267 milyar varil petrol rezervine karşılık Suriye’nin 2.5 milyar varil petrol rezervi bulunuyor. Bu önemli sınıfsallık başlığına dair şimdilik bir başka yazıya daha atıfla noktalayayım. Cuma Çiçek’in, ‘bikirimdergisi.com’da 7 Ekim 2025 günü, ‘Dönüşen Diyarbakır: Mekân ve Sınıf’ başlığıyla yayımlanan yazısı, meselenin sınıfsal dinamiklerindeki değişim ve saha gerçekliğini görebilmek açısından kıymetli. ‘Türk ve Kürt ittifakı’nı, Türk burjuvazisi ile Kürt burjuvazisinin ittifakı olarak anlayanlar için Suriye’deki yoksul Kürt ile Türkiye’deki yoksul Kürt’ün iş, ekmek ve özgürlük taleplerine kolay sıra gelmez. Konunun bu temel yönünü mesele etmeye devam edeceğiz.
www.evrensel.net
November 30, 2025 at 9:13 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
İmralı Şam’daki kilidi açabilir mi?

✒️ Fehim Taştekin yazdı https://www.evrensel...
İmralı Şam’daki kilidi açabilir mi?
Şam, Kürtler açısından yeniden sise büründü. Suriye’deki çıkmaz ve İmralı süreci Kürtlerin özerklik hedefini düğümleyen paradigmada değişime yol açabilir mi? “Toprak bütünlüğü esastır” diyenler açısından bunu tetikleyebilecek şey, ademimerkeziyetçi bir çözüm olmadan Suriye’nin parçalanmaya sürükleneceği korkusudur. Kürt tarafının bu korkuya oynaması şaşırtıcı olmadı. PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Aldar Halil, Al Monitor’dan Amberin Zaman’a verdiği röportajda, Şam’daki kilitlenmeye işaret ederek, böyle giderse Türkiye’nin “Kürtler bizim müttefikimiz” diyerek Ebu Muhammed el Colani’yi harekete geçmeye teşvik eden taraf olacağını savundu. Bunu, “Şam’la işler yolunda gitmezse Türkiye’nin bir parçası olabiliriz” diyerek Misakımilli tayfası için teşvik paketine dönüştürenler de var tabii. Entegrasyon ve yeniden inşa sürecinde tıkanmalar yaşandıkça denklemi yeniden kurmaya dönük ‘ateşleme’ düzenekleri öne sürülebilir. Dürzilerin İsrail’e güvenerek ‘bağımsızlık’ çıkışında ya da kılıç altına yatırılan Alevilerin federasyon talebinde olduğu gibi… Ateşlemenin çift yönlü olması da dikkat çekici; Şam’a özerklik olmazsa “Kürtler Türkiye ile bütünleşebilir”, Ankara’ya da “Suriye bölünebilir” mesajı gidiyor. Öteden beri Ankara’nın Şam üzerindeki baskıları nedeniyle Suriye’nin kendi iç çözümünü bulamadığı kanaati paylaşılıyor. Fakat göz ardı edilen bir şey daha var: Türkiye’nin tazyiki, özerklik fikrine alerjisi olan Colani yönetimi için de kullanışlı. Şam açısından Türkiye’nin baskıları Amerikalıları da dengeliyor. 10 Kasım’da Beyaz Saray’daki üçlü görüşmede varılan mutabakat doğrultusunda Şam’da SDG ile 10 Mart anlaşmasını hayata geçirmeye dönük sahici görüşmelerin başlayacağı söyleniyordu. Fakat gelişme olmadı. Colani, Başkan Donald Trump’tan gördüğü desteği “Yetki paylaşmam” diye bir kibre dönüştürmüş olabilir mi? Ya da Şam’daki saat, Meclis heyetinin İmralı seansından sonra olası gelişmelere mi ayarlandı? Yahut ABD’nin dikkati Ukrayna’ya kaydığından Şam süreci ötelenmiş olabilir mi? Nedeni her ne ise Şam’da oluşan kilitlenmenin İmralı sürecinde olumlu bir gelişme sayesinde aşılacağı kanaati yerleşiyor. İyimserliği besleyen gelişmeler oldu: SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve Özerk Yönetimin Dış İlişkiler Sorumlusu İmham Ahmed, Ankara’nın onayı olmadan Kürdistan yönetimi tarafından Duhok’taki konferansa davet edilemezdi. Abdi’nin Türkiye’ye gelip İmralı’ya gitme isteği de “Hadi oradan” kabilinden bir reddiye ile karşılaşmadı. Ardından DEM Parti’nin davetiyle İlham Ahmed, İstanbul’da planlanan bir konferansa davet edildi. Bunun için Ankara’dan onay bekleniyor. Fakat Meclis heyetindeki DEM Parti Temsilcisi Gülistan Koçyiğit’in SDG’nin silah bırakması konusunda Öcalan’dan aktardığı değerlendirme Cumhur İttifakının muradını karşılamıyor. Jinnews’e konuşan Koçyiğit’e göre Öcalan, 10 Mart mutabakatını önemsiyor ve uygulanması gerektiğini vurguluyor. SDG’nin Savunma Bakanlığına ordu olarak entegre edilmesi, Asayiş’in de İçişleri Bakanlığına bağlı yerel güç olarak düşünülmesi gerektiğini belirtiyor. Burada mesele, SDG’nin seyreltilmiş özerklikle entegre olmasını hazmedecek bir paradigma değişimine çıkıyor. “Türkiye için kim daha güvenilir müttefik; HTŞ mi yoksa SDG mi?​” sorusu bu değişimi kışkırtabilir. Fakat karşı argüman devreye girecektir; “Kürtleri kazanmak ABD ve İsrail’in SDG üzerinden oyun kurmasını önler mi?​” Bunun yanıtı otomatik olarak ‘evet’ değil. Ve “Çok naif olmaya gerek yok” diyenlerin gerekçeleri de sıralanacaktır. Suriye’deki Kürtler, ABD’nin askeri varlığını güvence olarak görüyor. Fiili kazanımları anayasal bir çerçeveye kavuşturuncaya kadar Amerikan güçlerinin sahada kalmasını istiyor. İsrail’in Kürtler lehine olası müdahalesine açık bir pozisyonda duruyorlar. Burada sergilenen pragmatizm boşluk ve fırsatlara göre yön değiştirebilir ki potansiyel ortaklıklar açısından sorgulanan bir durumdur. Bu tür değerlendirmeler Ankara’nın özerkliği kabul edebileceğine dair öngörüleri belirsizliğe atıyor. Bunun yanı sıra tarafların tercihlerini belirleyen bir jeopolitik gerçeklik var: Suriye merkezli bölgesel denklem ancak Şam’da kurulabilir. Bu ABD için de Türkiye için de geçerli. Yani ana oyuncular açısından “Şam mı, Kamışlı mı” sorusu bağlamını kaybediyor. O yüzden Amerikalılar, SDG’yi düzenin kalbine taşımayı tercih ediyor. Irak’ta iktidara yön vermek ve İran’ı dengelemek için Kürtlere bağımsız Kürdistan hayalini bir kenara bıraktırıp Bağdat’ta olmanız lazım diyen Amerikan tercihi, Suriye’de de kendini tekrarlıyor. Kamışlı’daki aktörlerin bakış açısına göre eğer Colani, Tel Aviv’le anlaşırsa Kürtlerin işi kolaylaşır. Aldar Halil de “İsrail ile Şam arasında bir anlaşma, Türkiye’nin nüfuzunu bir dereceye kadar sınırlayacak ve bu da bize daha fazla manevra alanı yaratacak” diyor. Fakat Şam’dan istediğini alan İsrail’in, Kürtler ve Dürzilere ilgisi de azalabilir. Oyunu Şam’da kurmak İsrail için de geçerli bir metafor. Ayrıca ABD ve İsrail’in günün sonunda Türkiye’yi hepten karşılarına almaları büyük çıkar ilişkileri nedeniyle gerçekçi durmuyor. Bu faktörler nedeniyle İmralı süreci sayesinde Türkiye’yi yumuşatmak Şam’daki kilidi açmak açısından önemli hale geliyor. İmralı sürecinin kıymete binmesinde, Şam’da havanın değişmesi de etkili. Normalde Colani ve ekibi çok köşeli konuşmuyor. Hem SDG’yi alt edecek güçleri yok hem de arada Amerikalılar var. Fakat İletişim Bakanı Hamza el Mustafa net konuştu. SDG’nin askeri olarak caydırıldığını ve Amerikan güçlerinin konuşlandığı bölgelere çekilmek zorunda kaldığını öne sürdü. Abdi’yi zaman kazanmaya çalışmakla suçladı. Ardından “SDG durumun değişmeyeceğine inanıyorsa yanılıyor; artık SDG’yi koruyabilecek herhangi bir bölgesel güç dinamiği kalmadı. SDG durumu daha fazla tırmandırırsa bu hükümete olan halk desteğini artıracak” dedi. Aldar Halil’e göre, Colani’nin 7 Ekim’de Şam’daki görüşmede SDG’nin tümen ve tugaylar şeklinde orduya katılması, Asayiş’in içişlerine tabii olması, içişleri bakan yardımcısının özerk yönetim tarafından atanması ve Genelkurmay başkanının Kürt olması yönündeki öneriyi kabul edip adına özerklik demeden fiili bir ademimerkeziyetçiliğe karşı çıkmaması, tamamen Washington’da Trump’a “İşler yolunda” diyebilmek içindi. Her şey bir illüzyon yaratmak içindi ve Colani’nin Beyaz Saray dönüşünde görüşmeler donduruldu. Yine Aldar Halil’e göre, Öcalan’a yaklaşımda görüldüğü üzere Türkiye’de yaşanan değişim, Şam’ın tutumunu da değiştirecektir. Türkiye’de Kürt sorununa bir çözüm bulunursa SDG, Türkiye’nin en güçlü müttefiki olacaktır. Dahası, Türkiye’de Kürt sorunu çözülürse, Colani’nin Kürtlere haklarını vermesini engelleyen Türk bariyeri kalkacaktır. Belli ki Öcalan, SDG’nin statüsünü pazarlığa açık bir entegrasyon süreci olarak görüyor. Taraflar istedikleri sonuçlar için denkleme yeni girdiler eklemenin derdinde. 10 Mart anlaşmasında belirlenen süre aralık sonunda doluyor. Suriye’deki istikamet bir dizi faktöre bağlı: İmralı süreci bir yol haritasına dönüşecek mi? Bu harita Suriye’yi etkiyecek mi? ABD ağırlığını ne yönde kullanacak? Güney Suriye’de ummadığı bir sivil direnişle karşılaşan İsrail’in tırmandırma stratejisi farklı boyutlar kazanacak mı? ABD İsrail’i sınırlama ve Şam’ı destekleme yönünde bir kararlılık gösterecek mi? Gün ola harman ola…
www.evrensel.net
November 30, 2025 at 9:05 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
#cumartesi gününün #caz hareketi gönül tellerini titretiyor
Septembre Calme
Miles Thornton · 3AM in Montmartre · Şarkı · 2025
open.spotify.com
November 29, 2025 at 4:20 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
#pazar gününün #caz hareketi dingin ve enerjik
MARIA (BFFWSA)
Eric Alexander · Like Sugar · Şarkı · 2025
open.spotify.com
November 30, 2025 at 4:51 PM
"Her iç çekiş insanın yitirdiği bir yudum yaşamdır."

Pedro Paramo'dan

#JuanRulfo
November 30, 2025 at 6:45 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Hakan Tosun''a Ne Oldu? diye sormaya devam eden Dostları ve Ailesi, katledilişinin 40. gününde Küçükçekmece Garip Dede Cem Evinde anıldı.
Gerçek katilleri ortaya cikana kadar, Hakan Tosun'a Ne Oldu ? demeye devam edeceğiz.
#hakantosunaneoldu
#hakantosun
#hakantosuniçinadalet
November 30, 2025 at 3:39 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Gönül telini titretenler…

youtu.be/Ssyd-_KdZaQ?...
Eller Güldü Ben Gülmedim- Uğur Önür & Umut Sülünoğlu
YouTube video by Uğur Önür & Umut Sülünoğlu
youtu.be
November 29, 2025 at 9:37 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Cumartesi Anneleri 1079. haftada Mahmut Doğan'ın akıbetini sordu.
Onurlu mücadeleyi saygıyla selamlıyorum.
#CumartesiAnneleri1079.Hafta
November 29, 2025 at 11:23 AM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Sıla - Yıkılmışım Ben

www.youtube.com/watch?v=cVL7...
November 28, 2025 at 7:44 PM
"Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..."

youtu.be/21VtK7cQI48?...
Selda Bağcan & Halil Ergün - Ben Geldim (Resmi Müzik Videosu | ....ben geldim / Sivas'ın Yollarına)
YouTube video by Selda Bağcan
youtu.be
November 28, 2025 at 9:45 PM
"O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler..."

youtu.be/TGYUdVkxw0w?...
Kazım Koyuncu - Gelevera Deresi
YouTube video by Kazım Koyuncu
youtu.be
November 28, 2025 at 9:28 PM
youtu.be/gW6mKk19q2o?...

"Birleşen halklar gibi güzeli yok"
Ne söylenir ki...
Ben yoruldum hayat fransızca!
YouTube video by Medya Fransa
youtu.be
November 28, 2025 at 8:59 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Hayvan sevmeyen, insan da sevemez.Net.Nokta.🙏🤍🐾
November 28, 2025 at 12:13 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
Akif Kurtuluş’un 83’te yayınlanan şiir kitabı. Nisan’da 50. sanat yılını kutladı.
November 27, 2025 at 7:39 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
“Hepimiz aynı hayatı yaşıyoruz. Birbirimizin derdini en iyi biz biliriz. Çocuklarımız okula aç gitmesin diye kendi ihtiyaçlarımızdan kısıyoruz. Yeri geliyor, pazara gittiğimizde ihtiyacımız olan şeylerin önemli kısmını alamıyoruz. Para yetmiyor..."
Tuzla ve Pendikli işçilerden birlik ve mücadele çağrısı: ‘Asgari ücret zammını kurbanlık koyun gibi beklemeyeceğiz’

Eren Yüceboy'un haberi https://www.evrensel...
www.evrensel.net
November 28, 2025 at 6:50 AM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
✍️Ali Rıza Aydın yazdı

Devrim ve devrim anayasasından bakışla…

haber.sol.org.tr/yazarlar/ali...
Devrim ve devrim anayasasından bakışla…
Devrim ve devrim anayasasından bakışla… | soL haber
haber.sol.org.tr
November 26, 2025 at 9:07 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
AB’den Fatih Altaylı'ya cezaya tepki: “Rejimin en ufak eleştiriyi bile bastırmaya çalışmasının bir başka örneği”
www.birgun.net/haber/abden-...
AB’den Fatih Altaylı'ya cezaya tepki: “Rejimin en ufak eleştiriyi bile bastırmaya çalışmasının bir başka örneği”
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, gazeteci Fatih Altaylı'nın 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmasının "rejimin en ufak eleştiriyi, hatta sadece Türkiye tarihine yapılan basit...
www.birgun.net
November 26, 2025 at 3:29 PM
Reposted by Murat Seyit Öztürk
"Parası olan kaçak madene mi girer Allah aşkına? Kim girerse yoksulluktan, yokluktan... Ben koca bir ailenin yarım paket margarini, 9 ekmekle yediğini bilirim. Ne diyorsun sen? Yoksa kim girer o madene soğukta, ayazda, kan ter içinde?"
⚫️Zonguldak'ın dik yamaçlarında, fındık bahçelerinin altına gizlenmiş kaçak ocaklarda yasaların "yok" saydığı bir hayat akıyor.

Resmi kayıtlarda olmayan ama "kırmızı dodge" kamyonların taşıdığı o kömürde alın teri kurumayan kadın madencilerle konuştuk👇

haber.sol.org.tr/haber/findik...
November 26, 2025 at 2:51 PM