Hatice Coruk
banner
haticecoruk.bsky.social
Hatice Coruk
@haticecoruk.bsky.social
'Öngörülebilir' ve 'önlenebilir' olduğu defalarca tekrarlanan 10 Ekim Katliamı'nın taşları, iki seçim arasında adım adım döşendi. İşte 10 Ekim'i yaratan ihmaller ve tercihler...
October 10, 2025 at 4:28 AM
Reposted by Hatice Coruk
Yangınlarda GDZ’nin sorumluluğu teyit edildi: Sorumlu belli yargılanan yok
İzmir’deki yangınların elektrik kaynaklı olduğu teyit edildi. EMO İzmir Şube Başkanı Gürler elektrik dağıtım… https://www.evrensel...
Yangınlarda GDZ’nin sorumluluğu teyit edildi: Sorumlu belli yargılanan yok - Evrensel
Sitemizde zorunlu ve isteğe bağlı çerezler kullanıyoruz. Çerez Politikamız hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. "Kabul Et" butonuna tıklayarak isteğe bağlı çerezleri kabul edebilirsiniz. İsteğe bağlı çerezleri kabul etmediğinizde bazı özellikler devre dışı kalabilir.
www.evrensel.net
July 22, 2025 at 5:27 AM
Reposted by Hatice Coruk
Sağlık sorunları yaşayan tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Adli Tıp’tan sonra kelepçeli şekilde yeniden Buca Cezaevi’ne gönderildi https://www.evrensel...
Murat Çalık Adli Tıp’tan yeniden Buca Cezaevi’ne gönderildi - Evrensel
Sitemizde zorunlu ve isteğe bağlı çerezler kullanıyoruz. Çerez Politikamız hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. "Kabul Et" butonuna tıklayarak isteğe bağlı çerezleri kabul edebilirsiniz. İsteğe bağlı çerezleri kabul etmediğinizde bazı özellikler devre dışı kalabilir.
www.evrensel.net
July 16, 2025 at 8:16 PM
Reposted by Hatice Coruk
Orman yangınlarının baş şüphelilerinden biri de elektrik nakil hatları | SeferSelvi'nin karikatürü
July 16, 2025 at 9:00 PM
Reposted by Hatice Coruk
Mersin Erdemli Ülkü Ocakları, ‘orman yangınlarına karşı önlem almak amacıyla’ ağaçların altına ‘plastik şişelerde’ su bıraktı.

— İçi su dolu plastik şişeler, mercek görevi görüp güneş ışığını yansıtarak YANGINLARA SEBEP OLUYOR.
July 10, 2025 at 1:02 PM
Reposted by Hatice Coruk
‼️AKP’den Ordu Mesudiye Belediye Başkanı seçilen Cengiz Koçyiğit, kadın personeline yönelik 'cinsel saldırı' suçundan 4 yıl hapis cezası aldı.

👉Koçyiğit, savcının tutuklama talebine rağmen tutuklanmadı.

kisadalga.net/haber/gundem...
AKP'den Belediye Başkanı seçilen Koçyiğit'e 'cinsel saldırı' suçundan hapis cezası
AKP’den Ordu Mesudiye Belediye Başkanı seçilen Cengiz Koçyiğit, kadın personeline yönelik cinsel saldırı suçundan 4 yıl hapis cezası aldı. Koçyiğit, savcının tutuklama talebine rağmen tutuklanmadı.
kisadalga.net
July 10, 2025 at 1:40 PM
Reposted by Hatice Coruk
İsrail'in 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırılarda Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde 16 bin 802 Filistinli öğrenci hayatını kaybetti, 26 binden fazla öğrenci de yaralandı https://www.evrensel...
İsrail, Gazze ve Batı Şeria'da 16 bin 802 öğrenciyi öldürdü
Filistin Eğitim Bakanlığı, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden, yaralanan ve gözaltına alınan öğrenci ve eğitim personelinin sayısına ilişkin bilgi verildi. Bakanlığın Facebook hesabında paylaşılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nde düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden üniversite öncesi öğrenci sayısının 15 bin 553'e, yaralı sayısının ise 23 bin 411'e ulaştığı belirtilen açıklamada, Batı Şeria'da da 103 öğrencinin hayatını kaybettiği, 691'inin yaralandığı, 361 öğrencinin ise gözaltına alındığı kaydedildi. İsrail'in saldırılarında ölen üniversite öğrencilerinin sayısına da yer verilen açıklamada, Gazze Şeridi'nde 1111 öğrencinin yaşamını yitirdiği, 2 bin 317 öğrencinin yaralandığı ve çok sayıda öğrencinin de gözaltına alındığı, Batı Şeria'da ise 35 öğrencinin hayatını kaybettiği, 219'dan fazlasının yaralandığı ve 399'unun gözaltına alındığı ifade edildi. Açıklamada, Gazze Şeridi’nde toplam 25 bin 728, Batı Şeria’da ise en az 910 öğrencinin İsrail saldırılarında yaralandığı belirtildi. Gazze'deki üniversite öncesi okullarda 701 eğitim personeli hayatını kaybederken, 3 bin 15 personelin yaralandığı, Batı Şeria'daki okullarda ise 4 eğitim personelinin hayatını kaybettiği, 21'inin yaralandığı ve 182'sinin gözaltına alındığı belirtilen açıklamada, Gazze'deki üniversitelerde 221 personelin hayatını kaybettiği, 1416'sının yaralandığı, Batı Şeria'da ise 17 personelin gözaltına alındığı kaydedildi. Gazze ve Batı Şeria’da, İsrail’in saldırılarında üniversite öncesi okullarda 705 olmak üzere 926 eğitim personelinin hayatını kaybettiği, toplam 4 bin 452 eğitim personelinin yaralandığı açıklandı. 118'den fazla devlet okulunun yıkıldı Eğitim kurumlarına yönelik saldırılarla ilgili olarak ise açıklamada, Gazze Şeridi'nde 118'den fazla devlet okulunun yıkıldığı, 252 okulun ciddi şekilde hasar gördüğü, 91 okulun bombalandığı ve tahrip edildiği, 60'tan fazla üniversite binasının tamamen yıkıldığı, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) ait 93 okulun bombalandığı aktarıldı. Bakanlığın açıklamasında, Batı Şeria'da ise 152 okulun İsrail güçleri tarafından tahrip edildiği, 8 üniversiteye baskın düzenlendiği bildirildi. Açıklamada, Kudüs'ün de aralarında bulunduğu Batı Şeria'da ve dünyanın 37 ülkesindeki Filistinli öğrenciler için 21 Haziran Cumartesi günü başlayan lise sınavlarına Gazze Şeridi'ndeki öğrencilerin ikinci kez giremedikleri kaydedildi. Filistin resmi verilerine göre, İsrail ordusu ve Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsrailliler, Gazze'deki soykırıma paralel olarak Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki saldırılarını yoğunlaştırdı ve saldırılarda en az 981 Filistinli yaşamını yitirirken, yaklaşık 7 bin kişi de yaralandı. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı. İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 56 bin 77'ye, yaralıların sayısı da 131 bin 848'e yükseldi. (AA)
www.evrensel.net
June 25, 2025 at 5:19 AM
Reposted by Hatice Coruk
'Çocuk işçiliğinde gizlenmek istenenler'

"Sadece Ekim-Aralık döneminde yapılan araştırmalar özellikle tarımda çalışan çocukların sayısı açısından gerçek durumu yansıtmaz ve yanıltıcı."

✒️ Deniz İpek yazdı https://www.evrensel...
Çocuk işçiliğinde gizlenmek istenenler
Geçen hafta Mersin’in Silifke ilçesindeki Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Maliye Gençlik Kampında, ÇEDES projesi kapsamında MEB’in kampında 2 öğrenci boğularak hayatını kaybetti. Ankara Erkunt Mesleki Eğitim Merkezinden (MESEM) gelen 75 öğrenciden 6’sı boğulma tehlikesi atlatırken; 2 öğrenci, 17 yaşlarındaki Cemal Emre Kurt ile Mehmet Erdem Akdeniz etkili bir denetim ve yetkin bir kurtarmacı olmadığı için öldü. Cemal Emre veya Mehmet MEB’in ÇEDES projesiyle getirildikleri Gençlik Bakanlığı kampında MESEM’de çocuk işçi olarak bir işyerinde iş cinayetinde ölmediler ama belki ilk defa girdikleri denizde hayatlarını kaybettiler. TÜİK verileri gizliyor TÜİK, 2024 yılına ilişkin “İstatistiklerle çocuk” verisini açıklamıştı. Buna göre, Türkiye nüfusunun yüzde 25.5’i çocuk. 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılma oranı 2023 yılında yüzde 22.1 iken bu oran 2024’te yüzde 24.9’a yükseldi. 12 Haziran Çocuk İşçilikle Mücadele günü. Ülkede bir çok şey istatistiklerle gizlenmeye çalışıldığı gibi çocuk işçiliği de gizlenmeye çalışılıyor. Çocuk işçilik gerçekliği Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Erdoğan hükümetinin ana ekonomik planı çocuk emeğini sermayenin egemenliğine teslim etmek. Genç ve çocuk kuşakları yerli yabancı sermayeye ucuz iş gücü olarak pazarlamak. Üretimden gelen bu gerçeklik çocuk işçiliğini “görünür” kılıyor. MESEM’lerde iş cinayetinde 12 çocuk işçi öldü. 2024 yılında çocuk işçi iş cinayetleri rekoru kırıldı. TÜİK’in araştırma dönemlerinde dahil etmediği yaz aylarının, çocukların çok daha yoğun işgücüne katıldıkları bir dönem olduğu biliniyor. Sadece Ekim-Aralık döneminde yapılan araştırmalar özellikle tarımda çalışan çocukların sayısı açısından gerçek durumu yansıtmaz ve yanıltıcı. Urfa’da Nisan ayında okulların kapandığını biliyoruz. Son TÜİK araştırmasına göre çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının sayısı 9 bin 354. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının tamamının ev içi emek sömürüsüne maruz kaldığını rahatlıkla söylemek de mümkün. Tüm eksikliklerine, perdeleme çabalarına rağmen resmi verilerin ortaya koyduğu şey şudur: Türkiye’de çocuk işçiliğinde güçlü bir artış eğiliminde ve TÜİK'in 2012’de açıkladığı 893 bin çocuk işçi sayısı 2022’de 720 bine gerilemesi ne kadar absürtse gerçek çocuk işçi sayısının 3 milyon üzerinde olduğu gerçeğin ta kendisi. Çocuk işçilikle etkin mücadele için: Ucuz çocuk işgücünü hatta ücretsiz köleliği teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan MESEMler kapatılmalı, özel meslek liselerine teşvikler değil öğrencilere tüm ihtiyaçlarını karşılayacak maddi eğitim bursları verilmeli. Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalı. Kayıt dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlar cezalandırılmalı. Mülteci çocuklar eğitim sistemi içinde tutulmalı, dünyada organ çeteleri eline düştüğü bilinen mülteci çocukların hakları korunmalı. Çocuk işçilik yasaklanmalı. Çocuk yaşta evlilik yasaklanmalı.
www.evrensel.net
June 8, 2025 at 9:09 AM
Hizmet sektöründe çalışan işçiler de köle değildir! İnsan gibi yaşamayı talep etmek emeğinin karşılığını istemek suç değil, haktır. Ama grev kırıcılığı suçtur, onursuzluktur. Belediye işçileri yalnız değildir.
June 2, 2025 at 8:27 AM
Reposted by Hatice Coruk
Emek Partisi İzmir İl Örgütü ve Emek Gençliği Denizleri düzenlenen etkinlikle andı. Anmada; "Bizler 6.Filoyu denize dökenlerin yoldaşları ve mücadelenin… https://www.evrensel...
İzmir’de binler Denizlerin anma etkinliğinde buluştu: Üç yiğit devrimcinin bayrağı bizlere emanet
İzmir- Emek Partisi İzmir İl Örgütü ve Emek Gençliği; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı idam edilişlerinin 53’üncü yılında düzenlenen etkinlikle andı. Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Merkezi Açık Hava Tiyatrosunda yapılan konserde Moğollar ve Miraz sahne aldı. Anma konserine Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, il yöneticileri, Türkiye İşçi Partisi İl Yönetim Kurulu Üyeleri, ESP İl Yönetimi, DEM Parti Bornova İlçe Yöneticileri, CHP Karabağlar Kadın Kolları ve Gençlik Kolları, İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran, TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, Gıda İş Genel Sekreteri Ufuktan Öden, İletişim İş Genel Başkanı Gürkan Emreoğlu, Genel Maden İş Ege Bölge Temsilcisi Gürsel Köse, TEKSİF Sendikası Genel Başkan Danışmanı Makum Alagöz ve Ege Bölge Temsilcisi İbrahim İpek, BES İzmir Şube Başkanı Deniz Çetin ve YK Üyeleri, Eğitim Sen 1-4 ve 5 No’lu Şube Yönetim Kurulları, Tüm Bel-Sen 1 No’lu Şube Yürütme Kurulu, SES 1 ve 2 No’lu Şube Başkan ve Yöneticileri, Sağlık İş İzmir Şube Başkan ve Yöneticileri, Ege 78’liler Demokrasi ve Dayanışma Derneği, Menderes Kültür ve Yaşam Derneği, Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu ile çok sayıda üniversite öğrencisi, işçi ve emekçiler katıldı. Öte yandan 152 gündür grevde olan Temel Conta işçileri ile 114 gündür direnişlerini sürdüren Digel işçileri de alana pankartlarıyla girdiler. Etkinliğe katılan kitle, “Faşizme ölüm halka hürriyet”, “İş, ekmek, özgürlük”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor sürecek mücadelemiz”, “Denizlerden Erdal’a gençlik emeğin saflarında”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganları attı. “Mücadele sürüyor ve bayrak yere düşmedi” Etkinlikte açılış konuşmasını yapan Emek Gençliği MYK Üyesi Deniz Gökmen, bugün Denizleri anmak ve onların mücadele mirasını sırtlanmak üzere toplanıldığını kaydederek, “68 hareketinin devrimci önderleri Denizler, bağımsız ve demokratik bir Türkiye mücadelesinde canları pahasına en ön saflarda olmaktan geri durmadılar. Onlar üniversite öğrencilerinin eylemlerinden boykotlarına, işçi grev ve direnişlerinden, köylü mücadelelerine kadar her mücadele alanının bir parçası ve öznesi oldular. Denizlerin inanç ve kararlılıkları, emperyalistler ve onların yerli işbirlikçilerinin karşısında, devrim ve sosyalizm mücadelesini bağlılıklarıyla gün geçtikçe bilendi. Ve diyebiliriz ki bu inanç ve kararlılık onları bu soluksuz mücadelenin birer simgesi haline getirdi. 12 Mart darbecileri sandılar ki; emperyalizme, savaşa, faşizme karşı yiğitçe dövüşen bu 3 genci idam ederse mücadeleyi kökünden kazırlar. Ama yanıldılar. Denizlerin şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirdiğimiz tüm yoldaşlarımıza buradan göndereceğimiz mesaj mücadelenin sürdüğü bayrağın yere düşmediğidir” diye konuştu. “Bizler 6.Filoyu denize dökenlerin yoldaşları ve mücadelenin mirasçılarıyız” Ülkemizdeki emperyalist tekellerin ve onların yerli işbirlikçilerinin gençlerin yaşamından çalmayı, baskı ve sömürü politikalarıyla gençliğin geleceğini yok etmeyi hedeflediklerini belirten Gökmen, “Savaş naralarını en gür haliyle duymaya devam ettiğimiz bu süreçte, onlar ellerini ovuşturarak edilecek kârın, oluşacak yeni pazar alanlarının hayallerini kuruyorlar. Tek adam iktidarı da buradan kendi payını büyütmenin hesabını yapıyor. Savaş tekellerine devlet teşviği yağdırıyor. İktidarın iki yüzlü Filistin politikası da kendini burada belli ediyor. Bir yandan Filistin halkı için timsah gözyaşı dökerken, diğer yandan Siyonist İsrail devleti ile ticareti hız kesmeden deva ettiriyor. Yanı başımızdaki Suriye toprakları emperyalist tekellerin cirit attığı paylaşım haritası olarak şekilleniyor. Gençliğin karşısına bunların sonucunda derinleşen yoksulluk, yok olan bir gelecek ve sermayenin kanlı üretim düzeni çıkıyor. Ve bizler bu sistemin karşısında 6. Filonun önünde secde edenlerin değil, anti-emperyalist ve bağımsız bir ülke mücadelesi veren, secde edilen 6. Filoyu denize dökenlerin yoldaşlarıyız, onların mücadelesinin mirasçılarıyız” ifadelerini kullandı. “Gençliğin önüne koyulan baskı ve korku barikatlarını yerle bir ettik” Baskı ve yasaklarla sürdürülmeye çalışılan saray rejiminin; kayyumlar, seçme ve seçilme hakkına dönük saldırılar ve gözaltı-tutuklama furyası ile biriken tepki ve öfkeyi sindirmeye çalıştığını vurgulayan Gökmen, “Ancak Türkiye’nin genç kuşakları yani bizler bu planın aksini 19 Mart eylemlerinde açıkça gösterdik. Gençliğin önüne örülmeye çalışılan bu yasak, baskı ve korku barikatlarını yerle bir ettik. İstanbul Üniversitesi’nden, ODTÜ’ye, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden, Ege Üniversitesi’ne geniş eylemler ve boykotlar örgütlendi. Gençlik iktidarın hukuksuz politikaları ve inşa etmeye çalıştığı faşist düzene karşı tepkisini ortaya koydu. Selam olsun kampüslerde, sokaklarda bu mücadeleyi verenlere. Selam olsun hukuksuz politikaları reddedenlerin iradesine” diye konuştu. “Bu sistemin çarkına çomak sokacak olan işçilerdir” İktidarın baskı ve yasaklarının temelinde sermaye sınıfının çıkarlarının yattığını kaydeden Gökmen, “Uygulanan Şimşek ekonomi programı gençliğin bugününü, yarınını yani hayatını çalıyor. Bundandır ki bu sistemin çarkına çomak sokacak olan güç işçilerdir. Bundandır ki iktidar en ufak işçi grevinden, eyleminden bu denli çekinir pozisyondadır. İşçi sınıfının mücadelesi uygulanan tüm politikaların zeminini derinden sarsacaktır. Ve bugün hayatımızın her alanında yaşadığımız anti demokratik uygulamalar, talep ettiğimiz her şey bu sistemin işleyişi ile doğrudan ilgili olduğunu gösteriyor. Bizler işçi sınıfın değiştirici gücünü biliyoruz. Ve gençlik süren bu sistemin karşısında safını belli ediyor. Safımız işçi sınıfının safıdır, geleceğimiz işçi sınıfının geleceğidir diyor. Denizlerin bizlere bıraktığı mücadele mirası da bizlere bu yolu gösteriyor” ifadelerini kullandı. “Bugün en acil görev faşist rejimin inşasına dur demektir” Bugün Denizlerden devralınan başka bir düzeni kurma mücadelesinin yurdun dört bir yanında, kampüslerden, lise sıralarına, fabrikalardan, mahallelere Emek Gençliği’nin saflarında sürmeye devam ettiğini dile getiren Gökmen, “Bu üç yiğit devrimcinin bayrakları biz genç komünistlere emanet. Ve bizler bu mücadeleyi tıpkı onlar gibi Marksizm ve Leninizm’e sıkı sıkıya bağlılıkla, sabır ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Denizler’in, Erdallar’ın, İmranlar’ın mücadelesini geri adım atmadan sürdüreceğiz. Bugün önümüzdeki en acile görev bu faşist rejim inşasına dur demek ve başımızdan defetmek, bağımsız ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etmektir. Ve bu üç yiğit devrimcinin sözlerini yineliyoruz: Yaşasın Tam Bağımsız ve Demokratik Türkiye! Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Bağımsızlık Mücadelesi! Yaşasın Marksizm, Leninizm’in Yüce İdeolojisi! Yaşasın Devrim ve Sosyalizm” diyerek sözlerini tamamladı. Konuşmanın ardından ilk olarak Miraz ezgileriyle sahne alırken, akabinde ise sinevizyon gösterimi yapıldı. “Denizlerin bayrağı Türkiye’nin dört bir yanındaki mücadele alanlarında taşınıyor” Ardından konuşma yapan EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, 152 gündür grevde olan Temel Conta işçilerini, 114 gündür direnişte olan Digel Tekstil işçilerini ve toplu sözleşme mücadelelerini sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi işçilerini selamlayarak konuşmasına başladı. Ardından 53 yıl önce idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anan Aslan, “Onlar Türkiye halklarının özgürlüğü, Türk ve Kürt halkının eşit koşullarda bir arada yaşaması için hayatlarını verdiler. İdam sehpasına başları dik çıktılar. Onları bir kez daha sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Denizleri darağacına gönderen 12 Mart’ın sahipleri, o karanlık rejimin sahipleri bugün hatırlanmıyor ancak Denizlerin ismi, Türkiye sınırlarını aşarak, dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın mücadelesinde yaşamaya devam ediyor. Denizlerin bıraktığı bayrak, bugün metal işçilerinin, belediye işçilerinin, üniversiteli gençlerin, barikatlarda hakları için direnenlerin ellerinde dalgalanıyor. O bayrak, Boğaziçi’nde, Hacettepe’de, Ege Üniversitesi’nde ve Türkiye’nin dört bir yanındaki mücadele alanlarında taşınıyor” diye konuştu. “Türkiye işçi sınıfına, gençliğine ve halklarına hesap verecekler” Bu düzenin işçi sınıfına yoksulluktan, iş cinayetlerinden, güvencesizlikten başka hiçbir şey sunmadığını kaydeden Aslan, “Sadece Nisan ayında 150 işçi hayatını kaybetti. Dün Afgan işçi Nourtani’yi yakarak öldürenler, bugün 10 yıllık alacağını, hakkını isteyen işçi kardeşimiz Erol Eğrek’i, Çalık Holding’in önünde katletti. Nice işçi, bu düzenin vahşetinin kurbanı oldu. Bu düzenin işçiye verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Ancak bunun hesabını Türkiye işçi sınıfına, gençliğine, Türkiye halklarına mutlaka verecekler” diye konuştu. Tek adam rejiminin grev yasaklarını çöpe atan metal işçilerinin, üniversite öğrencilerinin, kadınların, halkın iradesinin karşısında yenileceğini vurgulayan Aslan, “Her gün televizyonlara çıkıp ‘Yeni Türkiye” dedikleri şeyi anlatıyorlar. Açlık yok diyorlar, sefalet yok diyorlar, Kürt sorunu yok, basın özgürlüğü var diyorlar. Ama biz biliyoruz ki gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Bugün Türkiye’de cezaevlerinde yüz binlerce mahkûm var. Eğer özgürlük varsa, bu insanlar neden hapiste? Basın özgürse, neden gazeteciler cezaevinde? Neden belediyelere halkın seçtiği başkanlar yerine kayyumlar atanıyor? Neden her ay yüzlerce işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor? Neden çocuklarımız MESEM’lerde makineler arasında hayatta kalmaya çalışıyor? “Yeni Türkiye” dedikleri şey; sefalet, yoksulluk ve baskıdan başka bir şey değildir. Ama gerçek yeni Türkiye; işçilerin ve emekçilerin mücadelesiyle demokratik, özgür, eşit bir Türkiye olacak” ifadelerini kullandı. “Türk ve Kürt halkları özgür, bağımsız, demokratik Türkiye’yi hep birlikte kuracaktır” İktidarın eşitlikten, özgürlükten bahsettiğini ancak Kürt halkının eşit, özgür yaşama talebini görmezden geldiklerini kaydeden Aslan, “Bu iktidar, Kürt halkının yıllardır sürdürdüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesini yok saymakta, taleplerini terörize ederek bastırmaya çalışmaktadır. Bugün barıştan söz ediliyorsa, bu halkların mücadelesi sayesindedir. Ve biz biliyoruz ki, mücadele devam ettikçe, silahlar sustuğunda, Türk ve Kürt halkları eşit, özgür, bağımsız ve demokratik bir Türkiye’yi hep birlikte kuracaktır” şeklinde konuştu. “Halkın sofrasından eksilen her lokma, sermayeye kaynak olarak aktarılıyor” Bugün asgari ücretin açlık sınırının bile altında olduğunu dile getiren Aslan, “Emekliler bırakın insanca yaşamayı, hayatta kalma mücadelesi veriyor. Vergi yükü ise tamamen işçilerin, emekçilerin sırtındadır. Sermaye grupları, büyük şirketler, holdingler vergi affıyla ödüllendirilirken; işçilerden, emekçilerden her kuruş vergi kesiliyor. Beşli çete dediğimiz o ayrıcalıklı sermaye gruplarına hiçbir yük getirilmezken, halkın sofrasından eksilen her lokma sermayeye kaynak olarak aktarılmaya devam ediyor. İnsanca bir yaşamı, insanca yaşayacak bir ücreti, vergide adaleti Türkiye’nin dört bir yanında mücadele ile kazanacağız. Bunun başka bir yolu yok” ifadelerini kullandı. “İktidarın anti-emperyalizm söylemi yeşil doları görene kadardır” Denizlerin, yalnızca bu ülkenin değil, tüm Ortadoğu halklarının, Filistin halkının mücadelesine omuz verdiğini, mücadeleyi Filistin’de savaşarak büyüttüklerini kaydeden Aslan, “Ama bugünkü iktidar, bu tek adam rejimi, sözüm ona anti-emperyalist bir söylemi ağızlarına dolarken, ABD’nin, İngiltere’nin, tüm emperyalist güçlerin önünde diz çökerek ticaret anlaşmalarını sürdürüyor. Onların anti-emperyalistliği yeşil dolara kadardır, banka hesaplarına kadardır. Esas anti-emperyalist mücadele bayrağı ise bugün gençliğin ellerinde, sokaklarda, meydanlarda dalgalanıyor” diye konuştu. “Ancak birleşik bir mücadele ile tek adam rejimini tarihin çöplüğüne atabiliriz” Son olarak bugün yoksulluk, sefalet, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi yaşanılan sorunların çözümsüz olmadığını vurgulayan Aslan, “Ancak örgütlü, kitlesel bir mücadeleyle, genel grev genel direnişlerle, birleşik ve kararlı bir mücadeleyle bu tek adam rejimini de, onun Şimşek programını da yırtıp tarihin çöplüğüne atabiliriz. Bunun için daha büyük birlikteliklere, daha güçlü örgütlenmelere ihtiyacımız var. Gençlerimize özel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gençlerin enerjisiyle, gözünü budaktan sakınmaz tavrıyla İşçi sınıfının örgütlenmesinde görev ve sorumluluk alması gerekiyor. Fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde gençliğin enerjisiyle mücadeleyi büyütmelisiniz. Bu salonda bulunan tüm işçi arkadaşlarımızın partili bir mücadelede birleşmesi gerekir. Kadınlar kendi kurtuluşlarının ancak işçi sınıfının genel mücadelesiyle birlikte mümkün olduğunu bilerek, her aşamada bu mücadelenin içinde yer almalıdır. Bir söz söyleniyor ya meydanlarda: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” diyerek sözlerini tamamladı. Aslan’ın konuşması ardından etkinlik Moğollar konseri ile sona erdi. (Evrensel)
www.evrensel.net
May 10, 2025 at 8:51 PM
Bak yine heyecanlandım 🤗 yarın 1 Mayıs 🚩
April 30, 2025 at 8:54 PM
1 Mayıs’ta alanlardayız ✌️
April 29, 2025 at 8:01 PM
Reposted by Hatice Coruk
23 Nisan’da tarlaya çalışmaya giden çocuklar: İş güç bizi bekliyor, hayaller iptal

13 yaşındaki İbrahim ve Fatma, bu yıl da 23 Nisan’ı tarlada çalışarak geçirecek. Çocuklar, “Ben… https://www.evrensel...
23 Nisan’da tarlaya çalışmaya giden çocuklar: İş güç bizi bekliyor, hayaller iptal
Volkan Pekal Seren Elataş Adana — “Ben de 23 Nisan’da gösteri yapmak isterdim. Ama okuyamadım; çünkü hep işe geliyoruz.” Bu sözler, yılın büyük bölümünü evinden uzakta mevsimlik tarım işçiliği yaptığı için eğitimden kopmuş bir çocuğa ait. Fatma 13 yaşında. Dört yıldır, mevsimlik tarım işçisi ailesiyle birlikte Türkiye’nin çeşitli illerinde çalışıyor. Onunla Adana Karataş’a bağlı Çavuşlu civarında bir tarlada çalışırken karşılaşıyoruz. Yılın büyük bölümünü Adana, Afyon, Samsun gibi illerde tarım işçiliği ile geçiren Fatma, eğitim hakkından mahrum bırakılan binlerce çocuktan biri. “İş neredeyse biz oraya gidiyoruz” diyor, “Geçen sene okulu bıraktım. Annemle babam çıkarttı. Hep işe geliyoruz. Eskiden okuduklarımı da unutuyorum.” “Okusaydım hemşire olmak isterdim,” diyor Fatma, “Çünkü hastaları iyileştiriyoruz.” Ama günleri sabahın erken saatlerinden akşama kadar tarlada çalışmakla geçiyor. Akşamları ise yaşadığı çadırda ev işleri onu bekliyor: “İş güç bizi bekliyor. Hayaller iptal.” ‘Bari kardeşlerim okusun’ Evde 6 kişiler. Fatma, 2 küçük kardeşinin okuduğunu, diğer 4 kişinin çalıştığını anlatıyor. Kendisinden küçük kardeşlerinin okumasını istiyor. “Biz okumadık ama kardeşlerimiz okusun,” diyor. Hayalini kurduğu hayat ise oldukça sade, “Gezmek isterdim. Bir evim olsun isterdim.” Ancak gerçekler hayallerle örtüşmüyor. Ailesinde 4 kişi çalışmasına rağmen, geçinmeleri hâlâ çok zor. “İki bin lira kazansak yeterdi. O zaman çalışmak zorunda olmazdım, okuyabilirdim” diyor. Fatma’ya 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı sorduğumuzda “Ben de diğer çocuklar gibi gösteri yapmak isterdim. Okuyor olsaydım ben de orada olacaktım” diyor. Ancak bu sene de 23 Nisan’ı bir çocuk bayramı olarak değil, iş günü olarak geçirecek. İbrahim’in hikayesi: ‘Okul kaydım var ama…’ Urfa’dan ailesiyle birlikte mevsimlik tarım işçisi olarak yola çıkan 13 yaşındaki İbrahim, iki yıldır okula gidemiyor: “Aslında okul kaydım var, ama maddi durumumuz olmadığı için gidemiyorum.” Urfa’dan Adana’ya göç ettikten sonra okul kaydı Karataş, Tuzla’ya alınan İbrahim, sürekli yer değiştirmek zorunda kaldıkları için uyum sağlayamadığını söylüyor: “Buraya geliyoruz, arkadaşlarım yok. Maddi durumumuz da yok. Ben de bıraktım.” “Beş kişi çalışıyoruz, evde annem ve dört küçük kardeşim var. Aldığım parayla kıyafet almak isterdim, bisiklet almak isterdim. Ayakkabım yırtık, ayakkabı almak isterdim” diyor İbrahim, ama tüm kazancını evin geçimine veriyor. İbrahim 23 Nisan’ı kutlayamayacak çocuklardan biri: “Çalışmasaydım, bisiklet alıp gezerdim. Arkadaşlarımla oynamak isterdim. Ama yok. İşte öyle.”
www.evrensel.net
April 23, 2025 at 1:13 AM
Bu ülkede çocuklar iş cinayetlerinde ölüyor!
April 15, 2025 at 7:17 PM
Reposted by Hatice Coruk
14 yaşındaki Abdurrahman Özkul'un fotoğrafı..
Niğde Bor Karma OSB'de çalıştığı plastik geri dönüşüm tesisinde makineye kaptırdığı kolunun omuz hizasından kopması sonucu hayatını kaybetti..
Yarıyıl tatili öncesi okulu bırakmış ve çalışmaya başlamıştı..
#ÇocukİşçiliğiİleMücadeleye
April 15, 2025 at 5:43 PM
Bu şahıs “eğitimci”…
Müdür yardımcısından eylem yapan öğrenciye:

"Bu okul sana acıdığı için sen hâlâ bu okuldasın, sokakta kalma diye biliyorsun değil mi?"

www.birgun.net/haber/mudur-...
April 15, 2025 at 2:12 PM
Reposted by Hatice Coruk
Eminim “konumuzla ne alakası var?”diyen çok olacaktır şimdi.
Ama ben yine de diyeyim:

Kimsesiz bir mülteci işçinin yakılarak öldürüldüğü, göçmen düşmanlığının, ırkçılığın vatanseverlik sanıldığı ve makul görüldüğü bir ülkede, sıra ‘kimsesiz ve yurtsuz’ olmayan ‘makul vatandaşlar’a da geliyor işte.
Bu fotoğraftaki kişi Muhammed Nourtani.

Zonguldak’taki kaçak işletilen bir madende çalışırken fenalaştı. Kaçak maden işletmek ve işçi çalıştırmaktan ceza yememek isteyen patronları onu bir ormana götürüp diri diri yakarak öldürdü. Ne oldu peki? Patronlara sadece 5 yıl ceza verildi.
April 12, 2025 at 10:30 AM
Her sabah “acaba gece kimler gözaltına alındı? Ya da hangi felaketler yaşandı? “ diye bakıyorum haberlere
April 10, 2025 at 6:31 AM
Reposted by Hatice Coruk
Sömürüye, Yasaklara, Savaşa Karşı Birleşelim!

1 Mayıs’ta Alanlara ✊
April 3, 2025 at 12:38 PM
Reposted by Hatice Coruk
Bir sömürü sistemi olan kapitalizm, kadını ucuz emek gücü olarak sömürü çarkına vererek, değersiz kılan bir sistemdir.
April 4, 2025 at 2:18 PM