Karakaya Köyü taş ocağına karşı ayakta: Köyümüzün taşlarını bırakmayacağız
Ankara – Çorum’un Karakaya Köyü, Derice-Sungurlu-Çorum-Samsun YHT treni projesi için planlanan taş ocağına karşı ayakta. Köylüler taş ocağının hemen köyün yanı başında açılmasının tarım ve hayvancılık başta olmak üzere yaşam alanlarına ciddi zarar vereceğini söylüyor. Karakaya Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Servet Demirkaya, “Taş almak için dinamit atacaklar, köyümüzün yer altı suları zarar görecek, ağaçlarımız kuruyacak, tarım arazilerimiz yok olacak. Köyümüzün taşlarını bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. Maden Mühendisi Necmi Ergin ise taş ocaklarının delme, patlatma, nakliye ve konkasör aşamalarında köy ve tarım arazilerine ciddi zararlar verdiğini vurgulayarak, “Köye çok yakın olan ocak, işletme sırasında köylülerin endişelerini ortadan kaldırmayacak” değerlendirmesini yaptı. Öte yandan, konuyu sormak için aradığımız Çelikler Holding sorularımıza yanıt vermedi.
“Maliyeti için köye daha az zarar verecek taş ocağından vazgeçtiler”
Konuya ilişkin gazetemize konuşan Karakaya Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Servet Demirkaya, Karakaya köyünden geçecek Derice-Sungurlu-Çorum-Samsun YHT treni projesi için Devlet Demiryolları Genel Müdür yardımcısı Yapım Daire Başkanı ile projeyi alan Çelikler Holding’in şantiye şefi ve müdürlerinin kendileriyle konuşmaya geldiğini söyleyerek “Köyümüzün hemen yanı başında bulunan taş ocağından taş almak istediklerini söylediler. Biz de taş ocağı köyümüze çok yakın olduğundan taş alamayacaklarını belirttik” dedi. Şirketin taş alabileceği, köye daha az zarar verecek başka bir yer olduğunu ve yetkilileri buraya yönlendirdiklerini ifade eden Demirkaya, şirketin daha az maliyetli olduğu için köyün bitişiğine taş ocağı yapma planından vazgeçmediklerini söyledi. Yetkilerinin “Köyünüze zarar gelmeyecek” dediğini aktaran Demirkaya, “Köyümüze neyin zarar verip vermeyeceğini biz biliyoruz. Bu ülkede her kilometre başı bir taş ocağı var. Bunların hiçbiri bu ülkeye bir yarar sağlamıyor” diye konuştu.
Tarım ve hayvancılıkla geçindiklerini belirten Demirkaya, “Taş almak için dinamit atacaklar, köyümüzün yer altı suları zarar görecek. Köyümüz susuz kalacak, habitat bozulacak, ağaçlarımız kuruyacak, çevrede ot kalmayacak. Hayvancılık ve besicilik yapamayacağız. Tarım arazilerimiz de yok olacak. Çıkan taşları işlemek için köyümüzün hemen yakınına konkasör kurulacak. Bu konkasörden çıkan toz tarım arazilerinin, ekilen buğdayın, bostanın, cevizin, armuttun çiçeklerine konacak ve bunlar kuruyacak. Köyümüz çoraklaşacak” ifadelerini kullandı.
“Vali yetki aşımı kullanarak ÇED raporu verdi”
Şirketin köylülerin uyarılarına aldırmadan gidip ÇED raporuna başvurduğunu söyleyen Demirkaya sözlerine şöyle devam etti: “ÇED raporuna başvurduklarında çıkmasını bekledik, ne yapacağımızı bilemedik. ÇED raporunu İklim Değişikliği ve Şehircilik Bakanlığının vermesi gerekirken, Çorum Valisi yetki aşımı kullanarak ÇED raporunu verdi. Bu da yetmezmiş gibi tuttu çalışma iznini de verdi. Biz bunlara karşı dava açtık, ÇED raporunu yürütmeyi durdurmasını sonrasın da ÇED raporunun iptalini istedik. Gittik Çorum Valisi ile de görüştük, köye hiç gelip gelmediğini sorduk. Gelmediğini harita üzerinden gördüğü kadarıyla verdiğini söyledi.”
Demirkaya, köylerinden taş alınmasına karşı dava açtıklarını belirterek “Mahkeme, köye 7 bilirkişi atadı, bu bilirkişiler için köylülerden nasıl olsa ödeyemezler diye bize parayı ödemek için 5 gün vererek 120 bin lira istedi. Ödemezseniz mahkeme düşer diye tehdit ettiler. Biz 125 bin lira mahkeme masrafıyla beraber parayı yatırdık, ne yazık ki mahkeme 25 Kasım’a gün verdi” dedi.
‘Köyümüzün taşlarını bırakmayacağız’
27 Ekim’de şirketin köye girdiği süreci Demirkaya şöyle anlattı: “Haberimiz olur olmaz köye gittik. ‘Biz sizi burada çalıştırmayacağız, mahkeme sonucunu bekleyin’ dedik. Tabiri caizse taşları bağladılar, köpekleri saldılar. Biz iş makinalarına, jandarma bize müdahale etti. Baktılar ki olacak gibi değil, jandarma alay komutanı geldi. Jandarma alay komutanına durumu anlattık. Jandarma alay komutanı bize, ‘Mahkemeden yazı getirin biz de müdahale etmeyelim’ dedi. Sonunda baktılar köylüler saldırıyor ‘Tamam biz makinaları çalıştırmıyoruz, size iki gün izin verdik’ dedi.” Demirkaya, “Bağımsız mahkemelerin artık bağımlı olduğunu biliyoruz, onun için bu karar çıkmayacak. Ama direnmeyi, mücadele etmeyi bırakmayacağız. Köyümüzün taşlarını bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
‘Delme, patlatma, nakliye…’
Maden Mühendisi Necmi Ergin, taş ocaklarının üretim aşamalarını anlatarak, “Sırasıyla kayanın delme – patlatma, kazı – yükleme, nakliye, konkasörde kırılması, konkasörde kırılan kaya parçaları kullanım alanına göre boyutlanarak su ile yıkanır bir ön işlemden de geçirilerek, konkasör sahasından malzemenin kullanılacağı alana nakliyatıyla tamamlanmaktadır” dedi.
Taş ocaklarının üretim aşamaların doğaya, çevreye ve yaşam alanlarına çeşitli etkileri bulunduğunu belirten Ergin, “Delme patlatma işlemi sırasında sarsıntı, titreşim, gürültü, kaya savrulması ve kısmen toz çıkmaktadır. Sarsıntılar ve titreşimler kaya içerisindeki var olan bazı çatlakları büyüterek ya da yeni çatlak sistemleri oluşturarak arazideki su yollarını bozmaktadır. Titreşim, gürültü, kaya savrulması ve toz çevreye ve yaşam alanlarına verdiği zararın yanında yerleşim yerlerine yakınlığı ile de yörede yaşayan insanlara da panik, korku ve endişe yaratır” dedi.
‘Önlem yok, mazeret çok’
Ergin, nakliye işlemlerinin köyün içerisinden ya da hemen yakınından geçen mevcut yol kullanılarak yapılmakta olduğunu vurgulayarak “Nakliye aşamasında yoğun trafiğin yanı sıra ciddi bir tozlanma olmaktadır. Bu tozlanmalar tarım alanlarına telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir” ifadelerini kullandı.
Tozun ve patlatma sırasında oluşacak sarsıntıların en aza indirilmesinin önlemleri bulunduğunu söyleyen Ergin, “Bugüne kadarki deneyimler göstermiştir ki tozu bastırmada kullanılan arozöz ya arıza yapmıştır ya tamirdedir ya da kullanan şoförün hastası, cenazesi vardır. Mazeret bitmez dolayısıyla toz da hiçbir zaman engellenemez. Patlatma işlemlerinde de benzer mazeretler bulunur. Ya patlatma ekibi geç gelmiştir ya da haber vermeden patlatma işlemini yapmışlardır gibi” diye konuştu.
“Köylülerin endişeleri sürecek”
Ergin, sözlerine şöyle devam etti: “Köye çok yakın hatta, köyün içinde bulunan ocağın işletme sırasında köylülerin endişelerini ortadan kaldırmayacağını düşünüyorum.”
Öte yandan, konuyu sormak için aradığımız Çelikler Holding sorularımıza yanıt vermedi.