İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu üyeleri: Sazlıdere'de inşaatlar ivedilikle durdurulmalı
İstanbul – İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu üyeleri Kanal İstanbul ve Sazlıdere Barajı çevresinde devam eden konutlara dikkat çekmek için bir doğa yürüyüşü düzenledi. Yürüyüş sonrası yapılan basın açıklamasında “İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku komisyonu olarak Kanal İstanbul projesi kapsamında Sazlıdere Barajı'nın mutlak koruma alanına dek ulaşan yapılaşma faaliyetlerine ilişkin endişelerimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşma gereği duyuyor ve inşaatların ivedilikle durdurulması talebimizi yineliyoruz” denildi.
İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu üyeleri 5 Haziran “Dünya Çevre Günü”nde dün Sazlıdere Barajı etrafından doğa yürüyüşü gerçekleştirdi. Kanal İstanbul projesi ve bu kapsamda yapımı devam eden Sazlıdere Barajı çevresindeki toplu konutların doğaya ve çevreye özellikle İstanbul'un içme suyuna vereceği zararı dikkat çekmek gerçekleşen yürüyüş sonrası gurup bir basın açıklaması yapıldı.
“İnşaatların ivedilikle durdurulması talebimizi yineliyoruz”
Açıklamayı okuyan Avukat Tansu Güngören ekolojik ve doğal yasaların hırs ve acımasızlıkla ihlal edildiğine dikkat çekerek. “!Bu ihlallerin bir örneği de bugün kentimiz İstanbul'un karşı karşıya olduğu Kanal İstanbul projesi ve bu kapsamda Sazlıdere havzasında meydana gelen hukuksuz yapılaşmalar ve doğa tahribatıdır. Bugün Kanal İstanbul projesinin doğal doğaya ve çevremize özellikle İstanbul'un içme suyuna vereceği zararı dikkat çekmek üzere hep birlikte bir doğa yürüyüşü gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Böyle bir günde İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku komisyonu olarak Kanal İstanbul projesi kapsamında Sazlıdere Barajı'nın mutlak koruma alanına dek ulaşan yapılaşma faaliyetlerine ilişkin endişelerimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşma gereği duyuyor ve inşaatların ivedilikle durdurulması talebimizi yineliyoruz” dedi.
“Tüm bölgenin su kaynakları ekosistemi ve eşitliliği tehdit edilmektedir”
Kanal İstanbul projesinin, İstanbul'un kritik içme suyu kaynağı Sazlıdere Barajı'nın devre dışı bırakarak su kıtlığı riskine ve havza ekosistemini yok ederek geri dönüşü olmayan ekolojik tahribata yol açacağına dikkat çeken Güngören şöyle devam etti, “Su kıtlığının yanı sıra inşaat faaliyetleri nedeniyle oluşacak kirliliği, su güvenliğini ve yurttaşların sağlık hakkını riske sokacaktır. Baraj çevresinin yerleşime açılması yüzey geçirgenliğine zarar vererek yağmur sularının toprağa süzülmesini kısıtlayacak. Bu da kuraklık sel ve heyelan riskini ortaya çıkaracaktır. Bölgedeki tarım arazilerinin betonlaşması gıda güvenliği açısından da ciddi sorunlara neden olacaktır. Kuraklıkla savaşan, Trakya bölgesinde su kaynaklarını iyi yönetilmesi ve bu hususta tedbirlerin alınması gerekmekte iken kamu yararından yoksun, betonlaşma projelerinin sürdürülmesi, tüm bölgenin su kaynaklarını ekosistemini ve eşitliliğini tehdit etmektedir.”
“Çevre ve temiz su hakkı hiçbir rant projesine kurban edilemez”
Anayasanın 56. Maddesine göre, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğunu söyleyen Güngören. “Ne var ki kamu yararını gözetmeksizin yürütülen Kanal İstanbul ve bu kapsamdaki yapılaşma projeleri yurttaşların çevre hakkını ihlal etmekte ve çevre sağlığı bakımından tehdit oluşturmaktadır. İstanbul'un kent ve doğa varlığı, ekosistemi, yurttaşların çevre ve temiz su hakkı hiçbir rant projesine kurban edilemez" diye belirtti.
“İstanbul'un ekolojik bütünlüğü, hgelecek kuşaklara aktarılmalıdır”
Açıklamada İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu'nun talepleri ise şöyle sıralandı:
Sazlıdere Barajı çevresindeki tüm yapılaşma faaliyetleri ivedilikle durdurulmalıdır.
Projeye ilişkin meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, bilim insanlarının kapsamlı raporlarında yer verdiği teknik ve bilimsel uyarılar dikkate alınmalı, paydaşların etkin katılımı sağlanmalı ve kamuoyu şeffaflıkla bilgilendirilmelidir.
Çevre ve İmar Hukuku ilkelerine, hukuk devleti ve kamu yararı ilkelerine riayet edilmeli, yerel yönetimlerin ilgili mevzuat kapsamındaki yetkilerinin yok sayılması anlayışından vazgeçilmelidir.
Rant odaklı politikalar terk edilmeli, İstanbul'un ekolojik bütünlüğü, hassasiyetle muhafaza edilerek gelecek kuşaklara aktarılmalıdır.
(ANKA)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) 6 Haziran hava durumu raporunu yayımladı. Rapora göre, yurdun doğu kesimlerinin parçalı yer yer çok bulutlu, Doğu Anadolu’nun doğusu (Iğdır hariç) ve Artvin’in iç kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.
Hava sıcaklıklarının ülke genelinde 2 ila 4 derece artacağı tahmin ediliyor. Rüzgarın genellikle kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor.
Marmara
Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.
Ege
Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.
Akdeniz
Az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.
İç Anadolu
Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.
Batı Karadeniz
Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.
Orta ve Doğu Karadeniz
Parçalı ve az bulutlu, öğle saatlerinden sonra Artvin'in iç kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.
Doğu Anadolu
Parçalı, yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı ve Hakkari çevreleri ile Van'ın doğusunun yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.
Güneydoğu Anadolu
Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.
Kamuoyuna yansıyan "İSKİ’den ödeme çıkarılarak villa alındı" iddiasına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İSKİ ile İmamoğlu İnşaat arasında hiçbir doğrudan ihale ya da ticari ilişki bulunmadığını bildirdi. Açıklamada, belgelerde yalnızca Güllüce Tarımcılık A.Ş. ile İmamoğlu İnşaat A.Ş. arasında noter huzurunda yapılmış ticari işlemlerin yer aldığı vurgulandı. Herhangi bir kamu zararı ya da komisyon ödemesini destekleyen belge, dekont veya mahkeme kararı bulunmadığı belirtildi.
İBB, son günlerde kamuoyunda tartışmalara neden olan "villa alımı" iddialarına ilişkin kapsamlı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Ekrem İmamoğlu ve İmamoğlu İnşaat A.Ş.’yi hedef alan iddiaların belgelerle çürütüldüğü savunularak, sürecin manipülasyonla yürütüldüğü ifade edildi.
Açıklamada iddialar "Yalan" ve "Gerçek" olarak nitelendirildi. Açıklama şu şekilde:
“YALAN: İSKİ’den ödeme çıkartıp villa aldırdılar yalanı.
GERÇEK: Hiçbir belgede İSKİ ile İmamoğlu İnşaat arasında doğrudan bir ihale ilişkisi bulunmamaktadır. Sunulan belgelerde, Güllüce Tarımcılık Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile İmamoğlu İnşaat A.Ş. arasında taraflarca noter huzurunda düzenlenmiş açık ticari işlemler yer almaktadır. Komisyon ya da kamu zararı iddiasını destekleyen hiçbir resmi evrak, fatura, ödeme dekontu veya mahkeme kararı mevcut değildir.
YALAN: Villalar, kamu kaynağı ile alındı ve İmamoğlu İnşaat’a geçirildi yalanı.
GERÇEK: Açık belgelere göre, Güllüce Tarımcılık A.Ş.’nin 100 hissesinin İmamoğlu İnşaat A.Ş. tarafından 48 milyon TL bedelle satın alındığı açıkça kayıt altına alınmıştır (Noter onaylı karar defteri – 04.03.2024).Yine taraflar arasında yapılan protokolde, 87 milyon TL’lik bir borcun ödenmesi karşılığında İstanbul Beylikdüzü’nde yer alan iki taşınmazın devri taahhüt edilmiştir. Güllüce Tarımcılık A.Ş.’nin 87 milyon TL’lik borcu İmamoğlu İnşaat tarafından üstlenilmiş; 'Ödeme taksitli yapılacak, taşınmaz devri ise yapı kullanım izni sonrası gerçekleşecektir. Ayrıca şirket hisseleriyle birlikte şirketin mevcut borçları da devralınmıştır.' ifadeleri anlaşmada açıkca yer almıştır. Kesin olan doğru şudur: Şirket alımı, borç devri ve gayrimenkul protokolüyle olur.Rüşvet de taksitle, noterle, vade planıyla olmaz.
YALAN: Ekrem İmamoğlu, söz konusu villaları mal beyanında gizledi yalanı
GERÇEK: Ekrem İmamoğlu’nun bireysel mal varlığı ile İmamoğlu İnşaat A.Ş.’nin mülkiyetindeki taşınmazlar ayrı kurumsal varlıklardır. Bahsi geçen taşınmazların herhangi biri Ekrem İmamoğlu’nun kişisel mal varlığına kayıtlı değildir.Kurum ile kişi arasındaki fark bilinerek çarpıtılmıştır. Ayrıca İmamoğlu İnşaat, ticari faaliyette bulunan ve tüm işlemleri noter kayıtları ile tescilli bir şirkettir.
YALAN: İSKİ’den 500 milyon TL’lik hakediş almak için Ekrem İmamoğlu’nun sahibi olduğu şirkete 1,5 milyar TL değerinde villa “rüşvet” verildi. İş insanı A.N da bu durumu itiraf etti yalanı
GERÇEK: Bu iddia, matematiksel olarak da mantıksal olarak da çökmeye mahkumdur. Bu mantığa göre A. N, 500 milyon TL alacak tahsili için 1,5 milyar TL değerinde rüşvet verdiğini iddia etmektedir. Bu, bırakın ticari aklı, temel ekonomik mantığa dahi aykırıdır.Hukuki zeminden tamamen kopuk bu çelişki, iddianın güvenilirliğini tek başına ortadan kaldırmaktadır.
Üstelik İSKİ, daha önce yaptığı resmi açıklamalarda, Ekrem İmamoğlu ya da İmamoğlu İnşaat A.Ş. ile herhangi bir sözleşme, ihale, ödeme ya da ticari ilişki bulunmadığını net şekilde kamuoyuna duyurmuştur.İSKİ’nin ödeme kayıtlarında, iddia edilen şahıslara ya da şirketlere tek bir kuruş aktarım yer almamaktadır.
Dolayısıyla, ortada ne bir 500 milyon TL’lik alacak vardır, ne de 1,5 milyar TL’lik rüşvet iddiasını destekleyecek somut bir belge.Bu, basit bir hesapla bile çürütülebilecek, siyasi amaçlı bir algı operasyonudur.
YALAN: İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSKİ) banka hesaplarından 2020-2024 yıllarında toplam yaklaşık 215 Milyon TL tutarında kayıt dışı para transferi gerçekleştirildiği tespit edildi yalanı.
GERÇEK: Adı geçen şirkete Ekrem İmamoğlu döneminde herhangi bir iş verilmemiştir. Yapılan ödemeler Ak Parti dönemindeki işlerle ilgili hak ediş ödemeleridir. Ve tamamı yasaldır. İSKİ bir kamu kurumudur. Düzenli olarak Sayıştay denetimine tabidir. Mülkiye müfettişlerine gerekli belgeler iletilmiştir."
İddialar; belgeye değil, manipülatif yorumlara dayalıdır. Taraflar arasında noter onaylı hisse devir sözleşmeleri, ödeme planları ve tapu taahhütleri açıkça kayıt altına alınmış, kamuya ait hiçbir kaynak ya da kurum bu süreçte zarara uğratılmamıştır. İddialarda geçen 'Emirgan’daki 3 villa', belgelerdeki taşınmaz kayıtları ile örtüşmemektedir. Gerçek dışı tanımlar kullanılarak algı yaratılmak istenmiştir."