Daemon Targaryen
@kemalistdaemon.bsky.social
Siyaset bilimi öğrencisi | Kamu yönetimi & ekonomi | Fenerbahçe | Akademik & sosyal içerikler
https://x.com/KemalistDaemon?t=5HqsA6tTxSiXmaDVKIGmaQ&s=09
https://x.com/KemalistDaemon?t=5HqsA6tTxSiXmaDVKIGmaQ&s=09
Toplumun tamamını kapsayan, Atatürk ilkelerini merkezine alan sahici bir birlik zemininin inşa edilmesi gerekiyor. Kılıçdaroğlu dönemindeki ölçüsüz taviz örüntülerine düşmeden; dengeli, tutarlı ve kapsayıcı bir bilinçle.
November 10, 2025 at 7:18 PM
Toplumun tamamını kapsayan, Atatürk ilkelerini merkezine alan sahici bir birlik zemininin inşa edilmesi gerekiyor. Kılıçdaroğlu dönemindeki ölçüsüz taviz örüntülerine düşmeden; dengeli, tutarlı ve kapsayıcı bir bilinçle.
Evet, her kalıba göre biçim alan siyasal bir zihniyetin karşısında yer alan kesim, ilkesel tavizlerden kaçınma eğilimi gösteriyor. Mesele, salt AKP karşıtlığında buluşmakla sınırlanamaz.
November 10, 2025 at 7:18 PM
Evet, her kalıba göre biçim alan siyasal bir zihniyetin karşısında yer alan kesim, ilkesel tavizlerden kaçınma eğilimi gösteriyor. Mesele, salt AKP karşıtlığında buluşmakla sınırlanamaz.
Katılıyorum. En büyük temennim, toplum içinde ahlaki değerleri önceleyen insanların inanç ve duruşlarını diri tutmaları. Çünkü AKP’nin uzun yıllara yayılan suç düzeni, toplumsal dokuyu da dönüştürdü. Nitekim bu tahribatın onarımı ciddi bir zihinsel yeniden inşa gerektiriyor.
November 10, 2025 at 7:02 PM
Katılıyorum. En büyük temennim, toplum içinde ahlaki değerleri önceleyen insanların inanç ve duruşlarını diri tutmaları. Çünkü AKP’nin uzun yıllara yayılan suç düzeni, toplumsal dokuyu da dönüştürdü. Nitekim bu tahribatın onarımı ciddi bir zihinsel yeniden inşa gerektiriyor.
Evet, özellikle Alfa kuşağı bu iktidarın düşünsel atmosferinde yetişti; fakat ortada tutarlı bir zihinsel zemin göremeyince doğal olarak bir karşı refleks gelişti. İdeolojik baskı ters teper. Benim fikrim, folik asitler, balık yağları, B12'ninde etkisinin olduğu 😅
November 10, 2025 at 6:55 PM
Evet, özellikle Alfa kuşağı bu iktidarın düşünsel atmosferinde yetişti; fakat ortada tutarlı bir zihinsel zemin göremeyince doğal olarak bir karşı refleks gelişti. İdeolojik baskı ters teper. Benim fikrim, folik asitler, balık yağları, B12'ninde etkisinin olduğu 😅
Evet, rasyonel akıldan çok gaz ve duygu ile hareket ediyorlar. Buna karşın, kendilerini çoğunluk zannına kapıldıkları anda sınır tanımayan, daha saldırgan ve çirkin tutumlar sergilemekten geri durmuyorlar.
November 10, 2025 at 6:49 PM
Evet, rasyonel akıldan çok gaz ve duygu ile hareket ediyorlar. Buna karşın, kendilerini çoğunluk zannına kapıldıkları anda sınır tanımayan, daha saldırgan ve çirkin tutumlar sergilemekten geri durmuyorlar.
Bu tutumun kökeninde uzun yılların biriktirdiği bir kibirin olduğunu. Bu kesim, derin düşünme ihtiyacı hissetmez; çünkü onlar adına düşünen bir otorite vardır. Dogmalara tâbidirler, sorgulama refleksi gelişmez. Nitekim bu yapı, tartışmayı imkânsız kılan bir zihinsel kapanma üretir.
November 10, 2025 at 6:45 PM
Bu tutumun kökeninde uzun yılların biriktirdiği bir kibirin olduğunu. Bu kesim, derin düşünme ihtiyacı hissetmez; çünkü onlar adına düşünen bir otorite vardır. Dogmalara tâbidirler, sorgulama refleksi gelişmez. Nitekim bu yapı, tartışmayı imkânsız kılan bir zihinsel kapanma üretir.
Fakat unutmamak gerekir ki toplumun önemli bir bölümü düşünme eylemini yıllar önce askıya almış durumda. Siyasi yönelimlerini analizle değil, aidiyet duygusuyla sürdürüyorlar. Bu yüzden uyanış var, fakat mücadele de devam ediyor.
November 10, 2025 at 6:44 PM
Fakat unutmamak gerekir ki toplumun önemli bir bölümü düşünme eylemini yıllar önce askıya almış durumda. Siyasi yönelimlerini analizle değil, aidiyet duygusuyla sürdürüyorlar. Bu yüzden uyanış var, fakat mücadele de devam ediyor.
Size katılıyorum; zaten 19 Mart sonrasında ortaya çıkan tablo, bu dip akıntının görünür hâle gelmesiydi.
November 10, 2025 at 6:44 PM
Size katılıyorum; zaten 19 Mart sonrasında ortaya çıkan tablo, bu dip akıntının görünür hâle gelmesiydi.
Kaldı ki karşımızdaki bu kesim; arsızlıktan, yozlaşmadan ve sınır tanımayan bir eylem tarzından besleniyor. Tehlike burada. Toplumsal hafızayı aşındıran, değerleri çürüten ve sahte özgüvenle her türlü eylemde bulunmaktan imtina etmeyen insanlardan oluşan bir yapıdan söz ediyoruz.
November 10, 2025 at 6:38 PM
Kaldı ki karşımızdaki bu kesim; arsızlıktan, yozlaşmadan ve sınır tanımayan bir eylem tarzından besleniyor. Tehlike burada. Toplumsal hafızayı aşındıran, değerleri çürüten ve sahte özgüvenle her türlü eylemde bulunmaktan imtina etmeyen insanlardan oluşan bir yapıdan söz ediyoruz.
Nitekim Atatürk’ün tarihsel rolü toplumsal hafızada yeniden merkezî bir konuma yerleşiyor. Ancak yükselen cehalet ve gayrimillî söylem dalgasını da hafife almamak gerekir.
November 10, 2025 at 6:32 PM
Nitekim Atatürk’ün tarihsel rolü toplumsal hafızada yeniden merkezî bir konuma yerleşiyor. Ancak yükselen cehalet ve gayrimillî söylem dalgasını da hafife almamak gerekir.
Evet, oryantalist anti-Kemalizm karşısında güçlü bir millî uyanış kendisini gösterdi. Meydanlar, üniversiteler ve sokaklar bunun kanıtı.
November 10, 2025 at 6:32 PM
Evet, oryantalist anti-Kemalizm karşısında güçlü bir millî uyanış kendisini gösterdi. Meydanlar, üniversiteler ve sokaklar bunun kanıtı.
Herkesi X’te bu gayrimillî karalama girişimine karşı ses vermeye çağırıyorum. Atatürk’e yönelmiş bu örgütlü itibarsızlaştırma çabasına karşı durmak; Cumhuriyet’e, bağımsızlığa ve ortak hafızamıza sahip çıkmak demektir.
November 10, 2025 at 5:15 PM
Herkesi X’te bu gayrimillî karalama girişimine karşı ses vermeye çağırıyorum. Atatürk’e yönelmiş bu örgütlü itibarsızlaştırma çabasına karşı durmak; Cumhuriyet’e, bağımsızlığa ve ortak hafızamıza sahip çıkmak demektir.
Atatürk’ün açtığı yol, kendi aklıyla yürüyen toplumun iradesi üzerine kurulu bir ufuktur.
Bu ufuk, her kuşakta yeniden inşa edilir.
Görev, o ufku taşımak ve milletin kendi kaderini kurma bilincini sürdürmektir.
Bu ufuk, her kuşakta yeniden inşa edilir.
Görev, o ufku taşımak ve milletin kendi kaderini kurma bilincini sürdürmektir.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Atatürk’ün açtığı yol, kendi aklıyla yürüyen toplumun iradesi üzerine kurulu bir ufuktur.
Bu ufuk, her kuşakta yeniden inşa edilir.
Görev, o ufku taşımak ve milletin kendi kaderini kurma bilincini sürdürmektir.
Bu ufuk, her kuşakta yeniden inşa edilir.
Görev, o ufku taşımak ve milletin kendi kaderini kurma bilincini sürdürmektir.
Atatürk’ü anmak, bir kişinin hatırasını yaşatmak kadar basit bir eylem değildir.
Bu, kendi kaderine sahip çıkan bir ulusun hafızasını diri tutma iradesidir.
10 Kasım, bir saygı duruşundan önce bir yöneliştir:
Kim olduğumuzu bilmek ve kim olacağımıza karar vermek.
Bu, kendi kaderine sahip çıkan bir ulusun hafızasını diri tutma iradesidir.
10 Kasım, bir saygı duruşundan önce bir yöneliştir:
Kim olduğumuzu bilmek ve kim olacağımıza karar vermek.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Atatürk’ü anmak, bir kişinin hatırasını yaşatmak kadar basit bir eylem değildir.
Bu, kendi kaderine sahip çıkan bir ulusun hafızasını diri tutma iradesidir.
10 Kasım, bir saygı duruşundan önce bir yöneliştir:
Kim olduğumuzu bilmek ve kim olacağımıza karar vermek.
Bu, kendi kaderine sahip çıkan bir ulusun hafızasını diri tutma iradesidir.
10 Kasım, bir saygı duruşundan önce bir yöneliştir:
Kim olduğumuzu bilmek ve kim olacağımıza karar vermek.
Atatürk, bir çağın siyasal koşullarına yanıt vermekle kalmadı; ulusa kendi kaderini tayin etme hakkını tanıyan bir bilinç ufku açtı.
Onun adı, bir halkın tarihe kendi eliyle yön verebileceğini kanıtlayan en güçlü irade beyanıdır.
Onun adı, bir halkın tarihe kendi eliyle yön verebileceğini kanıtlayan en güçlü irade beyanıdır.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Atatürk, bir çağın siyasal koşullarına yanıt vermekle kalmadı; ulusa kendi kaderini tayin etme hakkını tanıyan bir bilinç ufku açtı.
Onun adı, bir halkın tarihe kendi eliyle yön verebileceğini kanıtlayan en güçlü irade beyanıdır.
Onun adı, bir halkın tarihe kendi eliyle yön verebileceğini kanıtlayan en güçlü irade beyanıdır.
Nitekim 10 Kasım, esas itibariyla kaybın hatırlandığı bir tarih olmaktan öte, ulusal bilincin sürekliliğini yeniden düşünme günüdür. Atatürk’ün mirası, geçmişe kapanmış bir anı değil; geleceği kuran düşünsel bir yön duygusu olarak yaşar.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Nitekim 10 Kasım, esas itibariyla kaybın hatırlandığı bir tarih olmaktan öte, ulusal bilincin sürekliliğini yeniden düşünme günüdür. Atatürk’ün mirası, geçmişe kapanmış bir anı değil; geleceği kuran düşünsel bir yön duygusu olarak yaşar.
Bu nedenle Atatürk’ün mirası, belirli bir dönemle sınırlı bir etki üretmekten fazlasını içerir.
Kolektif benliğin kendini tanıma ve dünyada konumlandırma biçimi, onun bıraktığı düşünsel çerçeve içinde anlam bulur.
Kolektif benliğin kendini tanıma ve dünyada konumlandırma biçimi, onun bıraktığı düşünsel çerçeve içinde anlam bulur.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Bu nedenle Atatürk’ün mirası, belirli bir dönemle sınırlı bir etki üretmekten fazlasını içerir.
Kolektif benliğin kendini tanıma ve dünyada konumlandırma biçimi, onun bıraktığı düşünsel çerçeve içinde anlam bulur.
Kolektif benliğin kendini tanıma ve dünyada konumlandırma biçimi, onun bıraktığı düşünsel çerçeve içinde anlam bulur.
Bu kurumsallaşma, ulusal hafızanın sürekliliğini güvence altına alan temel zemini oluşturdu. Devlet, yönetim aygıtının ötesine geçen bir anlam kazandı; ortak hatırlama, muhakeme ve yön belirleme kapasitesini taşıyan bir toplumsal bilinç düzeyi ortaya çıktı.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Bu kurumsallaşma, ulusal hafızanın sürekliliğini güvence altına alan temel zemini oluşturdu. Devlet, yönetim aygıtının ötesine geçen bir anlam kazandı; ortak hatırlama, muhakeme ve yön belirleme kapasitesini taşıyan bir toplumsal bilinç düzeyi ortaya çıktı.
Atatürk’ün liderliği, karizmatik etkiyi kurumsal sürekliliğe dönüştüren bir model sundu. Devlet örgütlenmesi, bireysel iradenin ötesine taşınarak kolektif bir akıl mekanizması olarak yapılandı. Böylece siyasal düzen, kalıcı bir bilinç zemini kazandı.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Atatürk’ün liderliği, karizmatik etkiyi kurumsal sürekliliğe dönüştüren bir model sundu. Devlet örgütlenmesi, bireysel iradenin ötesine taşınarak kolektif bir akıl mekanizması olarak yapılandı. Böylece siyasal düzen, kalıcı bir bilinç zemini kazandı.
Dış politika yaklaşımı, bağımsız egemenliği esas alan ölçülü bir denge anlayışıyla şekillendi. Lozan düzeni, bölgesel barış girişimleri ve sömürge karşıtı hareketlerle kurulan temaslar, Türkiye’nin uluslararası konumunu özne statüsünde pekiştirdi.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Dış politika yaklaşımı, bağımsız egemenliği esas alan ölçülü bir denge anlayışıyla şekillendi. Lozan düzeni, bölgesel barış girişimleri ve sömürge karşıtı hareketlerle kurulan temaslar, Türkiye’nin uluslararası konumunu özne statüsünde pekiştirdi.
Eğitim reformu, Harf Devrimi ve üniversite düzenlemeleri, düşüncenin toplumsal dolaşım biçimlerini değiştirdi. Dilin sadeleşmesi, bilginin erişilebilir hâle gelmesini sağladı ve kamusal bilincin kendi kendini üretme kapasitesini güçlendirdi.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Eğitim reformu, Harf Devrimi ve üniversite düzenlemeleri, düşüncenin toplumsal dolaşım biçimlerini değiştirdi. Dilin sadeleşmesi, bilginin erişilebilir hâle gelmesini sağladı ve kamusal bilincin kendi kendini üretme kapasitesini güçlendirdi.
Atatürk’ün modernleşme vizyonu, pozitivist kurum inşası ile simgesel ulus bilinci arasında kurulmuş bir denge içerir. Bu yönelim, devletin örgütlenmesini yalnız yönetsel bir çerçeve olmaktan çıkarıp kolektif kimliği süreklileştiren bir bilinç alanına dönüştürür.
November 10, 2025 at 10:14 AM
Atatürk’ün modernleşme vizyonu, pozitivist kurum inşası ile simgesel ulus bilinci arasında kurulmuş bir denge içerir. Bu yönelim, devletin örgütlenmesini yalnız yönetsel bir çerçeve olmaktan çıkarıp kolektif kimliği süreklileştiren bir bilinç alanına dönüştürür.
1919–1923 arası, yalnızca askeri bir mücadele değildir; toplumsal bilinç için kurucu bir laboratuvardır. Nitekim, siyasal egemenlik, “yaşamın korunması” üzerinde değil; özneleşmiş bir ulusun kendi kaderini tayin etmesinde temellenmiştir.
November 10, 2025 at 10:14 AM
1919–1923 arası, yalnızca askeri bir mücadele değildir; toplumsal bilinç için kurucu bir laboratuvardır. Nitekim, siyasal egemenlik, “yaşamın korunması” üzerinde değil; özneleşmiş bir ulusun kendi kaderini tayin etmesinde temellenmiştir.