Ethem Onur Bilgiç
banner
ethemonur.bsky.social
Ethem Onur Bilgiç
@ethemonur.bsky.social
illustrator | graphic designer
Senaryonun sade ama güçlü yapısını, yavaş akan temposunu ve buna eşlik eden sessiz melankoliyi çok sevdim. Brad Pitt’in performansı da bu içe dönük anlatının taşıyıcısı olarak son derece yerli yerinde. Onun duru ve ölçülü oyunculuğu, karakterin iç yolculuğunu dış uzaya taşıyor adeta.
July 21, 2025 at 3:04 PM
Film bu soruları yüksek sesle sormasa da, atmosferiyle ve karakterin yolculuğuyla izleyiciyi derinden düşündürüyor.
July 21, 2025 at 3:04 PM
Ana karakterin, babasının izinden hırsla ve merakla ilerlemesi, bir yandan da “doğru yer”in neresi olduğunu sorgulaması, aslında bize Simyacı’yı anımsatıyor. Belki de aradığımız şey, en başından beri gözümüzün önündeydi. Belki de sahip olduklarımızın kıymetini bilmiyoruz.
July 21, 2025 at 3:04 PM
gerçeklik arasında kurduğu bağlar son derece etkileyici. Özellikle kurgu ve ses tasarımı olağanüstü; sadece izlemiyor, adeta filmin içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Warfare, savaşın estetikle değil, çıplak gerçekle anlatılması gerektiğini hatırlatan sarsıcı bir film olmuş.
July 20, 2025 at 7:12 AM
travmalar bırakabileceğini ustalıkla gözler önüne seriyor. İzleyiciye yoğun bir sıkışmışlık hissi ve kesintisiz bir gerginlik yaşatıyor; neredeyse nefes almayı unutturuyor.

Alex Garland’ın Civil War sonrası bu projeye yönelmesini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Oradaki distopya ile burada çizilen +
July 20, 2025 at 7:12 AM
Philippou kardeşler, korkunun sadece “korkutmak” olmadığını bilen bir dil kurmuşlar. Travma, kayıp ve bağlanma gibi temaları ustalıkla işliyorlar. Bring Her Back, türünün öne çıkan örneklerinden biri olmasa da kesinlikle izlemeye değer, duyarlı ve özenli bir yapım.
July 11, 2025 at 12:20 PM
Oyunculuklar da filmin güçlü yanlarından biri. Özellikle başroldeki oyuncu, karakterin iç çatışmalarını ve kayıp teması etrafında şekillenen duygularını inandırıcı bir şekilde yansıtıyor. +
July 11, 2025 at 12:20 PM
Hikâye, ilk dakikalardan itibaren nereye varacağını açık etse de bu, izleme deneyimini zayıflatmıyor. Aksine, bu netlik sayesinde anlatı sadeleşiyor ve duygu yoğunluğu daha rahat aktarılıyor. Tempo iyi ayarlanmış, sürükleyicilik hiçbir noktada düşmüyor. +
July 11, 2025 at 12:20 PM
dair bastırılmış korkuları burada yerini sığ klişelere bırakmış. Yeni versiyon, orijinalin taşıdığı kültürel ve psikolojik derinliği yitirerek, yüzeyde kalan bir korku anlatısına dönüşmüş.
July 8, 2025 at 12:46 PM
Bugün, filmdeki bu kasvetli dünya, korkutucu bir şekilde tanıdık geliyor. Belki de bu yüzden The Pulse’u geç keşfetmek değil, tam da şimdi izlemek gerekiyor. Çok sevdim.
June 19, 2025 at 1:53 PM
Jumpscare ve saçma sapan ses efektleriyle seyirciyi korkutmak yerine, yavaş yavaş, göstererek ve boşlukla huzursuz ediyor. Kurosawa’nın sessizlikle kurduğu atmosfer, ekranların içinden taşan o klostrofobik huzursuzlukla birleşiyor.
June 19, 2025 at 1:53 PM
tekno-hayalet hikayesi çok daha rahatsız edici bir anlam kazanıyor.

Filmdeki hayaletler, sadece ölümden değil, yalnızlıktan ve görünmezleşmekten besleniyor. İnternet, varlıkla yokluk arasındaki sınırı bulanıklaştıran bir boşluk gibi işliyor.
June 19, 2025 at 1:53 PM