Soykırıma çelik taşıyan ve 9 Haziran'dan geldiği Mersin Limanı'ndan 10 Haziran'da ayrılan 'VELA' gemisi, dün akşam İsrail'in Aşdod Limanı'na vardı. Türkiye'de siyasi iktidar, tüm çağrılara rağmen gemiyi durdurmayarak soykırımda kullanılacak silahların üretimine hizmet eden malzemelerin İsrail'e ulaşmasını sağlamış oldu. 4 Haziran’da Barselona’dan hareket eden geminin, İsrail Askeri Endüstrileri (IMI) şirketine teslim edilmek üzere 15 konteyner çelik çubuk taşıdığı kaydedilmişti. IMI Systems, tank mermileri, roketler ve İHA’lar üreterek İsrail ordusunun Gazze’deki katliamlarına katkı sağlıyor. IMI Systems şirketinin sahibi Elbit Systems, İsrail'in en büyük silah üreticisi. Geminin Mersin’e ulaşmasıyla birlikte, durdurulması talebiyle eylemler ve açıklamalar yapılmıştı. Pazartesi günü İstanbul'da bir araya gelen yüzlerce kişi “Bu gemi yoluna devam ederse Türkiye’nin soykırımdaki ortaklığı tescillenmiş olacaktır” demişti. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) de taşıyıcı firmalar, yöneticileri ve sevkiyata izin veren kamu görevlileri hakkında “insanlığa karşı suç”, “soykırım” ve “savaş suçlarına iştirak”tan suç duyurusunda bulunmuş ve gemi ile taşıdığı yüke el konulmasını istemişti. Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese de “Türk yetkilileri bu geminin ve yasa dışı kargosunun İsrail'e ulaşmasını engellemeye çağırıyorum” demişti. Ancak bu çağrılara iktidar tarafından kulak tıkandı ve gemi salı günü saat 14.50 civarında Mersin Limanından ayrıldı.

12/06/2025 - Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "Enflasyon düşüyor, bütçe açığı azalıyor. Cari açık azaldı. Aslında bu program test edildi ve çok net şekilde ortada bir başarı var" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) Başkanı Cemil Tugay, binden fazla işçinin işten çıkaracaklarını açıkladı. Belediyeyi suçlamayı sürdüren Tugay, "Eğer Belediye İş Sendikası, belediye ve halkı düşünmeden kendi ekmeklerini kazandığı bu kurumu düşünmeden ısrarla anlayışsız noktada olursa bundan sonra işten çıkarılacak arkadaşlarımızın sorumlusu sendikadır" dedi. İzBB Başkanı Cemil Tugay, "Bugün 1030 civarında çalışanla yollarımız ayırmak için resmi prosedürü hayata geçirmeye başlıyoruz. Eğer Belediye İş Sendikası, belediye ve halkı düşünmeden kendi ekmeklerini kazandığı bu kurumu düşünmeden ısrarla anlayışsız noktada olursa bundan sonra işten çıkarılacak arkadaşlarımızın sorumlusu sendikadır. Biz değiliz. Sendika belli çalışanların yüksek maaş almasına devam ettirmek için bir grup çalışanı feda ettiriyor" diye konuştu. Tugay, şunları söyledi: "Şu anda 34 bin 218 toplam çalına sahip. Çalışan arkadaşlarımızı yaklaşık 28 bini işçi, yaklaşık 6 bini memur. Ne zaman personel maliyetinden bahsetsek bize başka illerden bahseden arkadaşlarımız var. Göreve geldiğimden beri tüm yönetim kadrosu ile birlikte yoğun çaba gösterdiğimiz konu tasarruf konusu. Gereksiz ve lüks harcamalarla ilgili uzun zamandır sıkı tedbirler aldık. Özellikle Ocak başından beri vergi ve SGK kesintilerinden beri hakikatten temel hizmetleri ve sosyal yardımları kısmayarak diğer her türlü şeyden tasarruf ederek çalışmaya devam diyoruz. Bu bir eleştiri konusu olabilir ancak temmuz ayında hazineden ve iller bankasından gelen gelirimiz 3 milyar 800 milyonluk bir kalemdi. Temmuz ayında ödeyeceğimiz maaşlar 3,5 milyar TL. 850 milyonu da memurlara ve kadrolu işçilere verilecek. Bütçe en çıplak hali ile bu." (İşçi Sendika Servisi)

Samsun – Atakum ilçesinde Damla Korkmaz’ı (32), sokak ortasında dövüp taciz ettiği için tutuklanarak cezaevine gönderilen Sinan A. (30), davanın ilk duruşmasında tahliye edildi. Olay, 5 Mart'ta Atakent Mahallesi İsmet İnönü Bulvarı'nda meydana geldi. Damla Korkmaz, yolda yürüdüğü sırada iddiaya göre Sinan A.'nın sözlü tacizine uğradı. Sinan A., ardından kendisine cevap vermeyen Korkmaz'ı darbetti. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Korkmaz, sağlık ekibinin müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı. Damla Korkmaz'ın darp sonucu yüzünde 2 kırık oluştuğu belirlendi. Olayla ilgili çalışma başlatan Atakum Suç Önleme ve Soruşturma Bürosu ekipleri, 7 Mart'ta Sinan A.'yı yakaladı. 12 suç kaydı olan şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Damla Korkmaz, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Plastik Cerrahi Bölümü’nde ameliyat edildi. Yüzüne platin takılan Korkmaz, 8 gün süren tedavisinin ardından taburcu edildi. Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameyle Sinan A. hakkında 17’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘Hakaret’ ve ‘Cinsel suça teşebbüs’ suçlarından dava açıldı. Bugün görülen duruşmaya Sinan A. tutuklu bulunduğu Samsun T Tipi Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlandı. Mağdur Damla Korkmaz ise salonda hazır bulundu. “Refleks olarak vurdum” iddiası Sanık yaptığı savunmada, “Amacım sadece adres sormaktı. Mağdurun bana vurması sebebiyle refleks olarak vurdum, kendisinden özür diliyorum çok pişmanım” dedi. Sanığın avukatı Burhan Kılınç ise “Müvekkilim sadece adres sormak için yaklaştı. Mağdurun haksız tahriki sonrası omzundan iteklemesiyle kazayla yaralamasına sebebiyet verdi. Hakaret ve cinsel suça teşebbüs suçuna yönelik iddialar sadece mağdur beyanlarından hareketle iddianame hazırlandı. Soyut beyan dışında delil bulunmuyor. Müvekkilin beraatini talep ederiz” diye konuştu. Tahliye edildi adli kontrol kaldırıldı Mahkemede, “Sanığın üzerine atılı suçları işlediği konusunda kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir somut olgular var ise de sanığın suçunu samimi olarak ikrar etmesi ve karartılması muhtemel herhangi bir delil bulunmamasından dolayı herhangi bir tutuklama nedeninin de kalmadığı gibi ilerde verilmesi muhtemel cezayla tutuklamanın ölçülü olmayabileceği göz önüne alınarak sanığın tahliyesine ve sanık hakkında adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verildi” denilerek duruşma ertelendi. Karar sonrası Damla Korkmaz, salonda fenalık geçirdi. Korkmaz, sakinleşmesinin ardından ambulans talebinin bulunmadığını belirterek, adliyeden ayrıldı. (DHA)

İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrasında başlayan eylemler nedeniyle iki ayı aşkın süredir tutuklu bulunan ve 30 Mayıs’ta hakim karşısına çıkacak olan gençlerin aileleri yaşadıklarını ve çocuklarını...

Gazete Oksijen

CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin kendisine yönelik sözleri nedeniyle gazeteci Nevşin Mengü ve akademisyen Emrah Gülsunar hakkında suç duyurusunda ...

İstanbul Barosu yöneticileri, haklarında açılan davanın ilk duruşmasının ikinci gününde devam eden duruşmaya mazeret dilekçesi sunarak katılmadı. Duruşma 9 ve 10 Eylül'e ertelendi.

BirGün muhabiri İsmail Arı'nın Şahinler Çetesi ile irtibatlı olduğu belirtilen Gökhan Göz ile ilgili haberinden sonra tehdit edilmesinin ardından gazeteci Osman Çaklı da tehdit edildiğini duyurdu.

BirGün muhabiri İsmail Arı, Şahinler Çetesi ile irtibatlı olduğu belirtilen Gökhan Göz ile ilgili haberinden sonra tehdit edilmişti. TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, İsmail Arı'ya yapılan tehdi...

Mecidiyeköy'de toplanıp Taksim'e çıkmak için saat 10:30'da yürüyüşe geçen kitleye ise polis sert müdahalede bulundu. Çok sayıda kişi gözaltına alındı. ÇHD, saat 13:15 itibariyle gözaltı sayısının 400...

Gazete Oksijen

İstanbul Tabip Odası tarafından İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa’nın sağlık durumuna ilişkin yapılan açıklamada, Önceki tıbbi kayıtlar ve yakın tarihli konsey sonucu, hastanın ameliyatının aciliyet arz et...

İSİG Meclisi ve İstanbul Tabip Odası öncülüğünde “Çocuk İşçiliği ile Mücadele” için yüzlerce kişi Kadıköy'de toplandı.

İspanya İçişleri Bakanlığı, ülkenin büyük bir bölümünde yaşanan elektrik kesintisinin ardından OHAL ilan edildiğini açıkladı.

Yedigöller Platformu, Bolu’nun Merkeşler köyü ve çevresinde, ayrıca Yedigöller Milli Parkı’na sadece 6-7 kilometre uzaklıkta bulunan ormanlık alanda toplam 880 hektarlık bir bölgede altın ve diğer metal madenleri için ruhsat verilmesiyle ilgili açıklama yaptı. MAPEG tarafından onaylanan ruhsatlar kapsamında Avustralya menşeili Oz Mining Mühendislik adlı şirketin bölgede sondaj çalışmalarına başlamasının beklendiğine işaret edilen açıklamada; “Memleketini, yurdunu savunan insanlar olarak sormak istiyoruz: Bolu gibi ormanlarla kaplı, tarım ve hayvancılıkla geçinen, su kaynakları açısından stratejik önemde bir kentte, nasıl olur da bu kadar geniş bir alanda altın arama ruhsatı verilir? Bu kararın bilimsel, çevresel ve toplumsal hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Bu karar, doğrudan halkın iradesine, bilimin sesine ve doğanın haklarına karşı işlenmiş büyük bir ihanettir” denildi. “Altın madenciliğinin masum bir faaliyet değildir” Altın madenciliğinin masum bir faaliyet olmadığı, siyanürlü liç yöntemiyle yapılan altın madenciliğinin, dünyada en yıkıcı endüstriyel faaliyetlerden biri olduğuna işaret edilen açıklamada; “Maden toprağı, suyu ve havayı kirletir. Geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açar. Zehirlenen su kaynakları sadece oradaki yaşamı değil, kilometrelerce ötedeki tarımı, hayvancılığı ve insan sağlığını da tehdit eder” ifadelerine yer verildi. “Rant uğruna Bolu’nun geleceği karartılmak istenmektedir” Bölge köy hanelerinin sürecin en başındaki arama faaliyetleriyle birlikte yerinden, suyundan yaşamından olmasıyla birlikte, Yedigöller gibi koruma altındaki doğal mirasların hemen yanı başında, binlerce yıllık orman dokusunun bulunduğu bölgede yapılacak herhangi bir madencilik faaliyetinin, doğrudan ülkenin ekolojik güvenliğine saldırı olduğu ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Bu faaliyetler ne yerel halktan ne de bilim insanlarından onay almıştır. O halde bu projelerin kimin adına, ne uğruna yürütüldüğü ortadadır: Rant ve kısa vadeli kazanç uğruna, Bolu’nun geleceği göz göre göre karartılmak istenmektedir.” "Bu projeye dair onaylarınızı geri çekin" Mühendisler, mimarlar, sağlık ve eğitim emekçileri, çevre gönüllüleri, köylüler, gençler ve Bolu’yu seven herkesle birlikte, doğa talanına karşı örgütlü mücadele başlatıldığı vurgulanan açıklamada; “Kurduğumuz Yedigöller Platformu, yalnızca bir itirazın değil, aynı zamanda bir dayanışmanın, bir yaşam savunusunun ifadesidir. Bilim ve tekniğin rehberliğinde, hiçbir siyasi ya da ekonomik çıkarı gözetmeksizin doğayı savunuyoruz. Yaşam alanlarımızı, çocuklarımızın geleceğini, Bolu’nun temiz havasını ve suyunu savunuyoruz. Bu yalnızca çevreci bir tepki değil, aynı zamanda bir hak mücadelesidir. Yaşam hakkı, anayasal bir haktır. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, hiçbir şirketin ya da bürokratın ihmal edemeyeceği bir toplumsal taleptir. Buradan Bolu Valiliği'ne, Orman Bölge Müdürlüğü'ne, yerel yöneticilere ve milletvekillerine açık bir çağrıda bulunuyoruz: Tarih önünde sorumlu davranın. Bu süreci şeffaf bir şekilde yönetin. Halkın, bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin görüşlerini dikkate alın. Bu projeye dair onaylarınızı geri çekin. Aksi halde, doğacak her türlü zararın vebali omuzlarınızdadır” diye belirtildi. Mücadele çağrısı “Unutmayalım ki; doğa kendini savunamaz, ama biz onun sesiyiz. Toprak bizim, orman bizim, su bizim, Bolu bizim! Biz bu mücadeleyi sadece bugünü değil, yarınları da korumak için veriyoruz. Çocuklarımızın yarın nefes alabileceği bir Bolu bırakmak istiyoruz. Altını değil, yaşamı savunuyoruz. Yer altındaki madenler değil, yer üstündeki ormanlar, dereler, kuşlar ve insan hayatı değerlidir. Son sözümüz nettir: Bolu’da altın madeni istemiyoruz! Bolu’nun doğasına, geleceğine ve halkına sahip çıkıyoruz! Yaşamı, doğayı ve dayanışmayı savunuyoruz” denilen açıklamada doğanın talanına karşı başlatılacak imza kampanyasına destek verme ve mücadeleye katılma çağrısı yapıldı. (Haber Merkezi)

İstanbul'da iki ay içinde 7 büyüklüğünde bir deprem olabileceğini belirten Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki, ''Yaşanan son deprem, beklenen büyük deprem değildi'' ifadelerini kullandı.