When that happens, the US financial account will start worsening and the current account will have to improve.

A victory for Trump!

Trump’s tariffs, attacks on allies and NATO, and policies shaking the core of US institutions will make US assets less safe, more uncertain and less attractive.

As every textbook teaches us, the current account deficit is equal to the financial account surplus. The US has a current account deficit in part because its assets (treasuries, private debt and equity) are attractive to foreigners – largely because of their safety and liquidity.

Değişime kimin liderlik edeceği ve bu liderin ülkenin geleceği için gerekli çığır açan dönüşümü başlatıp başlatamayacağı belirsizliğini koruyor.

Türkiye'nin bu yola gireceğinin garantisi yok. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan buna teşebbüs etmezse (ki bu ihtimal az değil), Türk siyaseti daha belirsiz ve daha çatışmacı hale gelecektir.

Ancak burada gerekli olan perspektif ve kurumsal yaklaşım değişikliği, Kürt siyasetini kendi tarafına çekmeye çalışmaktan (Cumhurbaşkanı'nın şu anda denediği gibi) daha radikal olmalıdır.

Bu yolu seçecek olan kim? Cumhurbaşkanı Erdoğan geçmişte zamana ve fırsatlara göre değişebileceğini (ve bu tür geri dönüşler yaparken tabanını bir araya getirebileceğini) kanıtladı.

Ayrıca bu, nüfusun Avrupalıları ortak olarak görmesini de gerektirecektir.

Bu, hükümetin sivil toplum faaliyetlerini ve protestoları kabul etmesini ve hatta kutlamasını da gerektirir.

Ülke gençliğinin siyasete yönelik yeni ve büyük coşkusunu geliştirmesini ve hatta ülke işlerine daha da fazla dahil olmasını da gerektirecektir.

Türkiye'nin Avrupalı ortaklarına, demokratik kurumlarındaki bozulmayı tersine çevirmeye çalışacağına dair sinyaller göndermesi gerekiyor (mevcut durumda ülke, demokrasinin kötüleşmesi açısından dünyada en kötü performansa sahiplerden biri durumundadır).

(Türkiye’nin en yüksek verimlilik artışını AB üyelik sürecinde yaşandığını da hatırlatılayabiliriz.)

Ancak bu yol, Türkiye'nin demokrasiye olan bağlılığından geçiyor.

Ancak Avrupa pazarlarına açılmak, Avrupa sermayesinin katkısı ve en önemlisi de Avrupa teknolojisi ve Avrupalı şirketlerle ortak girişim fırsatları Türkiye'nin verimlilik potansiyelini önemli ölçüde artırabilir.