yıllar sonra tekrar altın defter.

lessing'in önsözü her okur ve yazar için bir başyapıt bence.

kitabı hiç hatırlamıyorum, çok sevmiş olduğum hissi hariç :)

mucize gerçekleştireceğine çok inanmıştım; inadı, yaşama sevinciyle bunun da üstesinden gelecektire gitti hep aklım. memleketin kahrı, kederi mucizelere galip geldi. her ölüm erken ölüm de onunki başka bir erken. artık dinlen benim canım...
üstümüzde hakkın çok, helal et. biz senden çok razıydık.

Osman Kavala yine tüm nezaketiyle anlatmış olan biteni. El üstünde tutulması gereken bir sürü üretken, çalışkan, haysiyetli insan hapislerde rehin tutuluyor ve hepimize çok yazık oluyor.

Gezi tutukluluklarının 3. yılında bir kez daha söylüyoruz: Arkadaşlarımızı serbest bırakın!

yüz on yıllık acı, bitmeyen yas...

bugün ne yaşıyoruzu 24 nisan 1915 ve sonrasına bakmadan anlayamayacağız.

bakmadıkça da yıkık, virane, iki yakası bir araya gelmeyen bir toplum olmaya devam edeceğiz.

ta ki dizlerimizi döve döve yaslarımızı tutup özürlerimizi dileyene kadar...

çocuktan işçi olmaz.

Akp Hükümeti sağlığı, eğitimi, barınmayı, temel yaşam haklarını piyasaya öyle ustaca aktardı ki insanlar çalıştıkları kurumlardan o kurumların verdiği hizmeti alamıyor. İşi sağlık hizmeti vermek olan kurum işe aldığı adamı öldürüyor! Alçaklar!

Fotoğraftaki güzel gülen, güzel bakan genç kadın Fatima Hassona. Gazzeli. 25 yaşındaymış. Foto muhabirmiş. DemocracyNow onun anısına başlığıyla bir post çıkmış. Onun da bulunduğu belgesel bu sene Cannes'daki seçkiye seçilmiş. Ama katil İsrail Fatima'yı katletti.

Yürürken karşıma çıkan bir demet Nazım Hikmet, bahar dalları ve mavi gökyüzü. Hiç fena olmayan hatırlatmalar :)