İşte bu yüzden, Z Kuşağı’nın hayalini kurduğu Türkiye;
Ancak özgürlük, fırsat eşitliği, kardeşlik ve adalet üzerine kurulmuş bir toplumsal sözleşmeyle mümkündür.
 
Ve bu yeni sözleşmeyi birlikte yazacağız.
 
Gelin birlikte yazalım bu sözleşmeyi!

Adalet:
Bu dört değerin temel taşıdır.
Çünkü adalet yoksa, özgürlük keyfiyete, eşitlik ayrıcalığa, kardeşlik ise sadece yüzeysel bir retoriğe dönüşür.
Ancak adil bir hukuk düzeni varsa, bu değerler gerçek anlamda yaşatılabilir.

Kardeşlik:
Toplumun bireyleri arasında empati, dayanışma ve ortak iyilik duygusunu teşvik eden bir bağdır bu.
Kardeşlik, kutuplaşmanın ve ayrımcılığın panzehiridir.
Bizi bir arada tutan, toplumu güçlü kılan en manevi bağ budur.

Fırsat Eşitliği:
Herkesin doğuştan sahip olduğu haklarla, toplumsal hayata eşit başlangıç koşullarıyla katılması gerekir.

Artık eşitlik sadece yasa önünde eşit olmak demek değil.

Yani bir genç, sırf ailesinin gelir düzeyi ya da doğduğu yer yüzünden hayattan geri kalmamalı.

Özgürlük:
Yani herkesin düşüncesini, inancını, kimliğini ve yaşam biçimini özgürce ifade edebilmesi.
Devletin birey üzerindeki keyfi müdahalesine karşı durmak, özgürlüğün en temel tanımıdır.
Kimsenin korkmadan konuşabildiği, farklılıkların baskılanmadığı bir toplum, ancak özgür bir toplum olabilir.

Bu slogana bir değer daha ekledim:
Adalet. Çünkü adalet olmadan hiçbir değer sürdürülebilir değil.
 
Ayrıca“eşitlik”kavramını da daha anlamlı hale gelen bir ifadeyle değiştirdim:
Fırsat eşitliği.
 
İşte Türkiye’deki yeni toplumsal sözleşmenin formülü:
Özgürlük, Fırsat Eşitliği, Kardeşlik ve Adalet.

Fransız Devrimi’nin hepimizin bildiği o ünlü üçlü sloganı var:
“Liberté, Égalité, Fraternité”
Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik.
Ben bu sloganı, sokaklarda zıplayan, meydanlarda yürüyen, ekran başında sözünü esirgemeyen Z Kuşağı gençleri için yeniden yorumladım.
 👇

Adalet (Justice): Bu dört değerin temel taşıdır. Özgürlük, fırsat eşitliği ve kardeşlik ancak adil bir hukuk düzeniyle sürdürülebilir. Adaletin olmadığı yerde özgürlük keyfiyete, eşitlik ayrıcalığa, kardeşlik ise yüzeysel bir retoriğe dönüşür.

Kardeşlik (Fraternité): Toplumun bireyleri arasında empati, dayanışma ve ortak iyilik duygusunu teşvik eder. Bu, kutuplaşmanın ve ayrımcılığın panzehiridir. Bizi bir arada tutan manevi bağdır.

Fırsat Eşitliği (Égalité des chances): Her insanın doğuştan sahip olduğu haklarla, toplumsal hayatta eşit başlangıç koşullarına sahip olması gerektiğini savunur. Eşitlik artık sadece yasa önünde eşitlik değil; eğitime, işe, yönetime katılımda eşit imkanlarla tanımlanmalıdır.

Özgürlük (Liberté): Her bireyin düşünce, ifade, inanç ve yaşam biçimi açısından baskıdan uzak, özgürce var olabilme hakkıdır. Devletin birey üzerindeki keyfi müdahalesine karşı duran temel bir haktır.

İşte Türkiye'deki YENİ TOPLUMSAL SÖZLEŞMENİN FORMÜLÜ:
Özgürlük, Fırsat Eşitliği, Kardeşlik ve Adalet!
Yani:
Liberté, Égalité des chances, Fraternité et Justice

Fransız Devrimi’nin bu ünlü üçlü sloganını,
sokaklarda zıplayan Z Kuşağı gençleri için şöyle uyarladım:
Bu slogana öncelikle “adalet” ilkesini ekledim ve “eşitlik” kavramını günümüzde çok daha anlamlı hale gelen "fırsat eşitliği"ne çevirdim.

⚠️ Böyle bir sistem olmadan:
❌ İhracatçılarımız Avrupa’da yüksek maliyetlerle karşılaşacak.
❌ Rekabet avantajımız zayıflayacak.

✅ Türkiye, bu süreci sanayi dönüşümünü destekleyen ve küresel pazarda güçlü kalmamızı sağlayan bir fırsata çevirmelidir! 🌍💪