Diyebiliriz ki bir kez daha "anlatılan senin hikâyendir."

Arap Üsen'den Arap Ali'ye süren hikâyede Osmanlı devlet düzeninde tarafların konumundan, iktidar mücadelelerine, 1. Dünya Savaşı'ndan Kurtuluş Savaşı'na büyük bir anlatı okuru bekliyor. Roman bu tarafıyla "Deli İbram Divanı"nı tarihsel olarak önceliyerek bütünlüyor aslında.

İlk kitabın acemilikleri yer yer kendisini hissettirse de yazarın olgun, süsten uzak ve berrak dili bu acemilikleri değersizleştiriyor. Murat Akgöz, ikinci kitabını merakla bekleyeceğimiz bir yazar.

Ve tüm yoksulluğa rağmen röportajlara eşlik eden fotoğraflara da yansıyan müthiş bir yaşama sevinci...

Röportajları okudukça anlıyoruz ki yoksulların hayatı değişmiyor. Bakımsız ve yetersiz evler, okula gidemeyip çalışmak zorunda kalan çocuklar...

Asıl yazdıklarınız için biz teşekkür ederiz size. 🌻

"Ülker Abla" tıpkı "Leyla" ve "Mercan" gibi edebiyatımıza kazandırılmış güçlü bir karakter. Okura şöyle sesleniyor: "Ben Ülker. Diriyim. Şimdilik"

Şahiner'in kadın kahramanları bir mağduriyet anlatısından çok her türlü bireysel, toplumsal saldırı karşısında hayata tutunma çabasının temsili adeta. Önemli noktalardan bir diğeri de karakterlerin ait oldukları sınıfla birlikte belirginlik kazanması.

Mreydi Çarşısı'nın coğrafyası Irak ama hikâye hepimizin hikâyesi.
Roman Türkçe'ye Sevra Baklacı tarafından çevrildi.