AKP iktidarını, Türk Devrimlerine karşı eylemlerini sonlandırmaya ve Türk toplumundaki gerilimi lise öğrencileri düzeyine indirmemeye çağırıyoruz. Devrim karşıtı bu eylemlerin sonuna kadar takipçisi olacağız ve bu eylemlerin devam ettirilmesi hâlinde, günü gelince bunun hesabını mutlaka soracağız.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın 8 Nisan 2025’te yapmış olduğu öğretmen atamaları, yukarıda anlatılan siyasi kararlarla şekillenmiş ve bu durum hem öğretmenler hem de öğrenciler arasında tepkiyle karşılanmıştır.

Partizanlık, atamalarda önemli bir kriter hâline geldi. İktidara yakınsanız görev süreniz 8 yılı aşmış olsa bile okulunuzda kalabiliyorsunuz; değilseniz başka bir okula atanıyorsunuz.

Atamalarda parti örgütlerinin ve Bakanlığın etkisi arttı. İktidara yakın eğitim sendikalarına üye olan öğretmenler, bu kaliteli okullara atanmaya başlandı. Öğretmenin doktora, yüksek lisans veya başarılı bir eğitim geçmişine bakılmaksızın atamalar yapıldı.

…gelecekleri için derin bir endişeye kapılmaları şeklinde karşımıza çıkıyor. Atamalar başlangıçta okul müdürünün önerisi ve puanlama usulüne göre yapılıyordu. Ancak son yıllarda atamalarda ortaya konulan kriterler bozulmaya başlandı. Okul müdürlerinin etkisi ve puanlama kriteri etkisizleştirildi.

Bu uygulamanın hayata dair en zararlı sonucu ise; bu okulların üst sınıflarında, mevcut öğretmenlerinin rehberliği altında büyük bir gayretle üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencilerin, yarı yolda rehber öğretmenlerini kaybetmesi ve bunun sonucunda yaşadıkları boşluk ile belirsizlik sebebiyle…

Bu uygulamaya karşın, yandaşlara kadro açmak amacıyla birçok öğretmen, müracaatları olmaksızın bu okullardan başka okullara atandılar.

Bu eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen ve yöneticiler, 4. yılını doldurunca Bakanlığa başvurarak okulda görevine devam etme veya başka bir okula geçme müracaatında bulunabiliyor.

Ancak devamında bu uygulama yaygınlaştırılarak, Türkiye genelindeki proje okul sayısı 2022 yılında 2.323’e, 2023 yılında ise 2.492’ye çıkarıldı. Günümüzde ise bu sayı 3 bine doğru tırmanıyor.

Bu uygulama ile önce İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Anadolu Lisesi, İzmir Atatürk Lisesi, Ankara Atatürk Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi, İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi, Çanakkale Fen Lisesi gibi birçok kaliteli okul bu projeye dahil edildi.

Unutmayalım:
Kıbrıs Türklerini kurtarmak, KKTC’yi kurmak Ecevit / Erbakan / Denktaş yürekliliği ile gerçekleşmiştir.

Dik duran Türkiye Cumhuriyeti bunu başarabilir. Sorun kökünden çözülür.
Putin’in, yaşayanlarının çoğunluğunun oylarıyla RF’ye kattığı Kırım örneği ortadadır.

Ne oldu?

Karşıt görüşler nereye kaçtı?
Bu işler aşırı çekingenlikle değil, yürekli adımlarla çözülür.

KKTC yurttaşları da AKP’ye kanıp oy verdiler. Neyse ki Güney Kıbrıs’ın açgözlülüğü KKTC’yi kurtardı.

Bunca yıldan sonra KKTC’yi kimsenin tanımayacağı belli olmuşken, artık gidilecek tek yol kalmıştır: KKTC, bir yurttaşlar oylamasıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmalı, 82. ilimiz olmalıdır.

KKTC’de dengeler anında verilen bir savaş sonucunda kuruldu. O günden bugüne KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti için önemini anlayan, anlamayan iktidarlar gelip geçti. AKP, AB’ye girme masalı uğruna KKTC’yi yok edecek ANNAN PLANI’na büyük destek verdi.

AKP’nin propogandası aracına dönüştürülen bu kurum kamunun sırtında büyük bir yüktür.

Gecikmeden yansızlığı güvence altına alınmalı ya da yurttaşların sırtından indirilmelidir.

Bu cinayeti işleyenlere de yasa yaptırımı uygulanmalıdır.

Peki AKP’nin yayın aracına dönüştürülen TRT’nin tarafsız yayın yaptığını söyleyecek tek bir vicdanlı kişi var mıdır?

2. TRT Yasası:
“Devletin bir kişi ya da zümre tarafından yönetilmesini… amacı güden ideolojilerin propagandasına yer vermemek.”

1. TRT Yasası 1.Maddesi:
“Bu kanunun amacı, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan yayınların düzenlenmesine ve ÖZERKLİĞİ ve TARAFSIZLIĞI Anayasa’da hükme bağlanan TRT Kurumuna ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”