Kurşun vızıltıları, top gülleleri, şarapnel parçaları arasından kırmızı beyaz bir bulut gibi düşmanın üstüne akmakta. Göğe bakan düşman üzerine düşen bu kızıllıktan kurtulmak için son hızla koşmaktadır. Ve Sakarya’da Yunan’ın rüyası biter. Bir yıllık soluklanma vakti başlar.
(@inceefe35 X hesabı)

Mehmet bayraktardı. Bir elinde şanlı bayrağı bir elinde tüfeği rüzgarla yarışıyordu. Sanırsın kanat takmış İkarus gibi göklerde dolaşıyor. Ne Hasan çavuş ne Uşaklı Ali yetişebilmekte Bayraktar Mehmet’e.

Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur. " Birliği yeniden düzenlenir. Mübalağasız bir hafta göğüs göğüse cenk olunur.

Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı (birlik), bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder.

Muhafız birlikleri ile siperler kazılır. Gece bastıran fırtınayla yağmur gafil avlar onları siperlerinde.Çamurlar içinde geri çekilmek zorunda kalırlar. Paşa emir verir bütün birliklere: "Hatt-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.

Onları da biz tepeleriz, hiç endişe etmeyin’’ diye moral vermişti onlara. Kara tiren onları alıp Polatlı’ya oradan da Haymana üzerinden yaya Mangal dağı eteklerine getirdiler. Mangal dağı bir yüce dağ. İşgal edilmiş. Paşa alınması emrini vermiş. ‘’Alınacak’’.

Çaldağının Yunanlılar tarafından haberini orada duymuşlardı. Bir köylü askerlere bakarak: ‘’Her dağı böyle zorlanarak alacaklarsa Ankara’ya kadar dağ tepe çok. Her birinde öle öle ancak kırk kişi kalır buraya kadar.

Ankara’daki talimgahta aldıkları kısa ama yoğun eğitimden sonra Polatlı üzerinden cepheye gönderiliyordu. Birinin tüfeği diğerine benzemez, üzerlerindeki köylü giysileri yamadan görünmez haldeydi. Ayaklarındaki çarıklar Tekalif-i Millîye emirleri ile toplanan iaşelerden gelmişti.

O anda ne dikenler çalılar ne çarığından çıkan parmağını parçalayan taşlar hiç acı vermediler, düşmanın yaptığı mezalim kadar. Ankara garında tanıştılar Hasan çavuş ve Uşaklı Ali’yle. Memleketin dört bir yanından toplanan ana kuzuları,