open.spotify.com/episode/6zHp...

open.spotify.com/episode/77Tn...

open.spotify.com/episode/5ZtG...

Bu meseleleri açıklığa kavuşturmak için bir öznel deneyim çalışmasına ihtiyacımız vardır; yani fenomenoloji temelli bir psikopatoloji çalışmasına.
Herhangi bir fenomenoloji çalışması ise "varsanı" ile "varsanılı kişi" arasındaki bağı tekrar klinik ilginin odağına çekmek demektir.

Dahası, varsanıların sabit bir tanım olduğu; tüm psikiyatrik rahatsızlıklarda (örneğin OKB, borderline kişilik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu vb.) aynı şekilde görüldüğü yani tanıdan bağımsız (trans-diagnostik) olduğunu varsayımı da şüphe ile karşılanmalıdır.

Bu tanımlarda, varsanı ile normal algı arasında öznel (deneyimsel) açıdan fark olmadığı, tek farkın varsanıda bir dış uyaranın bulunmaması olduğu varsayılır. Ancak fenomenolojik psikopatoloji geleneği, varsanıların “dış uyaran olmadan gerçekleşen hatalı algılar” varsayımını sorgulamaya açıktır.

Dolayısıyla varsanıların “nesnesiz algı” tarifi, yanlış bir çıkarım olarak günümüze dek gelmiştir.
Bugün de varsanılar, gerçek bir algıya ait canlılık ve etkileyiciliğe sahip, ilgili duyu organında dışarıdan bir uyarım olmaksızın bilinçli bir duyusal deneyim olarak görülmektedir.

Aslında Esquirol “var olmayan bir nesnenin dışsal duyumsamasını, kesin bir içsel inançla yaşantılayan sanrılı/hezeyanlı bir kişi, varsanı hali içindedir”, demiştir.
Ne var ki Esquirol’ü takip eden bazı yorumcular varsanıların duyusal yönüne aşırı vurgu yaptılar.

Szasz ile röportaj yaptım mı? Yapılmış röportajın yanındaki yorum sütununu yazdım. Cumhuriyet BilimTeknik. Yıl 1989 değilse 1990, mesleğimiz Psikiyatri’nin yetersizliklerini dert etmekle ve aşma yollarını aramakla dopdolu yıllar.

***Psikopatoloji, insan öznelliğinin sistematik değerlendirmesine yaptığı vurguyla, herhangi bir klinik ve araştırma girişimi için ön koşul olan “zihinsel fenomenlerin temel çalışmasını” temsil eder.

***Sonuç olarak, psikopatoloji, psikiyatrik rahatsızlıkları kavramsallaştırmayı veya bu rahatsızlıkların oluşumunu belli bir teorik perspektiften aydınlatmayı amaçlayan sayısız yaklaşımdan biri değildir.

+Nörobilimsel bir psikiyatrinin kurulmasındaki zorlukların en azından bir kısmı, psikopatoloji konusundaki yetersiz bilgi olabilir. Bu açıdan da temel psikopatolojik bilgi bir rahatsızlığın nörobiyolojik mekanizmalarını araştıran çalışmalar için bir ön koşuldur ve olmazsa olmazdır.

V- Psikiyatri, birinci şahıs öznel deneyimini beyin işleyişiyle ilişkilendirmenin bir yolunu arar. Psikopatoloji, araştırmada ve klinik ortamda “anlama (birinci şahıs öznel deneyiminin anlamlılığı)” ve “açıklama (rahatsızlığın nörobiyolojik nedenleri)” arasında köprü kurmakla ilgilidir.