Ama umutsuz olmamıza izin vermiyor. Her umutsuzlukta onun silivri kapısında kurduğu cümleleri ve duruşunu, karşılayan arkadaşlarımızın heyecan ve sevincini hatırlayalım.

Unutmayalım, Selçuk abinin de her seferinde dediği gibi, öyle ya da böyle “biz kazanacağız”

Garip bir adam vesselam. Siyaset ve edebiyattaki derinliği türkiyedeki en ben bilirim diyen insanlarla yarışır.

Öyle bir potansiyel barındırıyor ki onu tutsak etmek için her seferinde yeni bir hukuk garabeti yaratıyorlar. Sadece o düşmanlarımızı değil, düşmanlarımız da onu iyi tanıyorlar.+

O da yetmiyor sekiz yıldır içeride olan, yazan, çizen, direnen hatta oradan dava dosyası takip eden adam 1 saatlik muhabbetin ardından sizi umutlandırıp daha fazla mücadeleye ikna edip oradan motivasyon ve “acaba onlar mı hapis yoksa biz mi dışarıda hapisiz” sorusuyla çıkmanıza sebep oluyor. ++

Yetmiyor, 8 yıldır rehin tutulduğu silivride 1000 günde 1000 kitap okuyor ve tefrika roman yazıyor (selcukkozagacli.net.tr)

Muhafazakarından, chplisine; solcusundan kürdüne o kadar geniş bir ziyaretçi profili var ki her ziyarete gittiğinizde o an görüşte olan avukatın çıkmasını bekliyorsunuz :) +

8 yıldır rehin aldıkları adam çıkar çıkmaz, daha cezaevinin kapısında iken öyle şeyler söyledi, gençler tarafından öyle karşılandı ki binlerce insanın mücadele azmi ve umudu yeniden yükseldi.

Onu orada karşılayan genç arkadaşlarımızın heyecanları ve yüzlerindeki gülümseme bunu çok net anlatıyor. +

Bu adam yıllarca ÇHD ile, baroların cmk eğitimleri ile ülkenin her yerinde nasıl devrimci/çağdaş avukatlık yapılırı öğretmeye çalıştı

Karakoldan adliyeye ne zaman müvekkili için gece gündüz mücadele, yeri geldiğinde kavga eden avukat gördükçe bunu hatırlıyor ve korkuyorlar. Sadece bu da değil+

Türkiye’de yeni bir avukatlık dinamizmi doğuyor, devlet şiddeti arttıkça her olaya gönüllü olarak koşan bir dinamik avukatlık tahayyülü bu, avukatlığı taşra esnaflığından çıkaran bir ekol.

Duruşuyla, söylemiyle, yazdıklarıyla ve direnciyle bu hareketin doğuşunda Selçuk abinin rolü büyük.++

Neden bu kadar korkuyorlar?

Kozağaçlı daha önce hiç tanışmadıkları bir avukatlık ekolünün simgesi haline geldi.

Özellikle Soma katliamı davası sonrasında daha da tanındı. Yüksel’de kurduğu üç cümle hala her gün karşımıza çıkıyor, insanları her ne görüşten olursa olsun etkileyebiliyor+

Hakimdi sonra oradaki görevin bitti gel seni bürokrat yapacağız dediler. Sonra savcıya ihtiyaçları olmuş istanbula geri yolladılar. Neyse malum şahıs o duruşmalarda o kadar küçüldü ve rezil oldu ki kini hala bitmiyor anlaşılan.

Duruşmada onlara yargıç değil bürokrat olduklarının hatırlatıldığı an:+

2018’de ilk duruşmada tüm avukatlar tahliye edilince önce tahliye eden hakim sürüldü, sonra bu kişi mahkemenin başına getirildi. Görevine iyi başladı ve avukatlar 24 saat içinde tekrar tutuklandı.

Bu olayla başlayan yükselişi de ne hikmetse durdurulamadı. Nerede ihtiyaç varsa oraya alındı++

soylu onu hala unutamıyor ki geçenlerde Özgür Özel’e attığı bir twitte yine Selçuk abiyi andı.

Neyse 2017 dosyasının talimatı soylu tarafından verildi ama 2018’den beri bu davada kendini baştan var eden birisi var, bu kişi Özgür Özel’in deyimi ile seyyar giyotin olarak adlandırılan şahıs. ++

Peki neden birileri bu davada hükümden sonra bile durmadan keyfi hukuk yaratıyor?

2013 dosyası cemaat operasyonu idi, polisinden savcısına ve hakimine o dosyayı hazırlayan herkes şu an ya silivride ya da kaçak.

2017 dosyası ise devam eden bir dava olmasına rağmen s. soylu imzası taşıyordu.++

Ben bu sefer inandım geldim valla, tutacak gibi :)