Yani karşımızda sadece tarihi bir figür değil, aynı zamanda beş bin yıllık bir cinayet dosyası duruyor.

Önce donarak öldüğü sanılsa da, 2001 yılında yapılan detaylı incelemeler sonucunda sol omzunda, atardamarlarından birine saplanmış bir ok ucu bulundu. Vücudunda darp izleri ve kesikler de mevcuttu. Bilim dünyası, Ötzi'nin cinayete kurban gittiğini artık kabul ediyor. ++

Kıyafetleriyle, iç organlarıyla, hatta bağırsaklarının içindeki son yemeğinin kalıntılarıyla bugüne ulaşmıştı. Yani o sadece bir ceset değil, başlı başına bir zaman kapsülüydü.

Araştırmalar Ötzi'nin öldüğünde yaklaşık 45 yaşında, 50 kilo ağırlığında ve 165 cm boyunda olduğunu ortaya koydu.

Mısır mumyalarını, İnka kurbanlarını, Çin hanedanı mezarlarını bir kenara bırakın… Onlar kurutularak, iç organları boşaltılarak, kimyasallarla çürümekten korunmuş kuru bedenlerdi. Oysa Ötzi, doğanın kendi elleriyle sakladığı bir sırdı. ++

Buzun içinden çıkan bu adam, milattan önce 3300’lü yıllarda yaşamıştı. İsmini ise bulunduğu dağ silsilesinden aldı: Ötzi

Cesedin Avusturya topraklarında değil, birkaç metre ötedeki İtalya sınırlarında bulunduğunun anlaşılmasıyla, bu kadim beden İtalyan yetkililere teslim edildi ve kısa bir süre sonra da insanlık tarihini sarsan bir gerçek açıklandı:

Aceleyle ve ehliyetsizce yapılan ilk çıkarma teşebbüsleri sonucu cesedin kalça kemiğinde telafisi güç hasarlar oluştu. Ne yazık ki modern arkeoloji ile polis teşkilatlarının hâlâ uzlaşamadığı bir gerçektir: Biri delil toplar, diğeri tarih.

Bölgeye intikal eden Avusturya polisi, bu bedeni 1. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybetmiş bir askerin kalıntısı zannederek alelacele çalışmalara başladı. Oysa farkında olmadan, 5300 yıllık bir geçmişe baltayla dalmışlardı.

Yollarını kısaltmak amacıyla bir dere yatağından geçerken, buzun üstündeki koyu renkli bir lekeye gözleri takıldı. Önce sıradan bir kaya parçası sandılar. Fakat dikkatlice yaklaştıklarında bu karanlık lekenin aslında binlerce yıl öncesinden gelen bir insana ait olduğunu fark ettiler. +++