Ancak yeniden doğuş her zamanki gibi özümüzden, kendi cevherimizden gelecekti.

Ve o cevherin adı Mustafa Kemal Atatürk'ümüz idi.

Esenlikler

Ve bu destanın ruhu, yüzlerce yıl sonra yeniden beden bulacak;

Bu kez Samsun kıyılarında, bir başka Ergenekon’dan çıkış başlayacaktır.

Çünkü tıpkı o dağlar arasında kalan ilk Türkler gibi, 20. yüzyılın başında da millet bir kuşatmanın, bir teslimiyetin kıyısındaydı.

Her zorlukta milletin içinden çıkan bir “kutlu yol”un var olduğunu hatırlatır.

Bu efsane, Türk milletinin tarihsel psikolojisini şekillendirmiş;

Esaretin geçici, hürriyetin ise daimi olduğunu anlatmıştır.

Efsanede yer alan dişi kurt figürü ise yalnızca bir rehber değil, milletin içindeki sezgi, kutsal yönelim ve töresel sadakat olarak yorumlanabilir.

Bu kurt, yalnızca yolu göstermez;

Aynı zamanda Türk milletinin yönünü tayin eden ilahi ruhun, kolektif bilincin simgesidir.

Bu, Türk'ün aklıyla, iradesiyle, inancıyla zincirleri kırması, tabiatı ve talihi yenmesidir.

Demir, burada hem engelin hem de çözümün maddesidir.

Türk’ün demiri eritmesi, onun hem düşmana hem çaresizliğe boyun eğmeyişinin nişanesidir.

Bir demir dağı eriterek yeniden hürriyete kavuşmak, işte bu destanın özüdür.

Bu, Türk milletinin her çağda karanlığı eritip aydınlığa ulaşma kudretinin sembolik bir ifadesidir.

Ergenekon’da demir dağın eritilmesi, basit bir teknik başarının ötesindedir.

bir milli direniş ve yeniden doğuş sembolüdür.

Bu destanda, yıkıma uğrayan ve düşmanlar tarafından yok edilme noktasına getirilen Türk boyları, bir vadide sıkışıp kalır.

Yol kapalıdır, umut sönmüştür.

Fakat Türk’ün kutlu iradesi, hiçbir zaman tükenmez.

Çünkü 19 Mayıs, yalnızca bir başlangıç değil;

Türk milletinin yeniden dirilişinin, kadim ruhla buluşmasının milâdıdır.

Esenlikler

Bu makalede, Türk mitolojik hafızasında yer alan Ergenekon anlatısının, tarihsel ve kültürel yönleriyle ele alınması;

Ardından Atatürk’ümüzün liderliğinde şekillenen Millî Mücadele'nin, bu mitolojik zemin üzerindeki yeniden doğuş süreciyle nasıl örtüştüğü gösterilecektir.

O, sadece bir asker değil;

Türklüğün Başbuğu, milletimizin kadim hafızasında yankılanan Ergenekon’dan çıkan Bozkurt
kurtarıcıdır.

19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığında, yalnızca fiilî bir mücadele değil, bir destanı yeniden canlandırma iradesi başlamıştır.

Tarihin döngüsel akışında, milletlerin en karanlık anlarında ortaya çıkan kurtarıcı figürler vardır.

Türk milletinin 20. yüzyıldaki karanlık döneminde, yedi düvele karşı başkaldırının ve yeniden doğuşun sembolü, hiç şüphesiz ki Mustafa Kemal Atatürk’ümüzdür.

Bu kadim kaderin en çarpıcı ifadesi, Ergenekon Destanı’nda şekillenir:

Esir düşen bir kavmin, dağlar arasında sıkışmış bir halkın, demiri eriterek özgürlüğe kavuşması...

İşte bu hikâye, yalnızca bir efsane değil, bir millî kader manifestosudur.

kimi zaman imparatorlukların külleri altında kalmıştır.

Ancak her seferinde, içindeki kutlu cevheri, soylu ruhu, asil karakteri sayesinde yeniden ayağa kalkmayı bilmiştir.

Bu milletin kaderinde yıkım yoktur;

Dönüşüm, yeniden doğuş ve diriliş vardır.