🌀 Denklem şöyleydi:
Enerji = Bilgi + Titreşim
Eğer bu ikisinden biri sıkışıksa, o enerji para olarak akmaz- akamaz
Bu yüzden bu formülde kalacağız ve farklı konularla da formulu çalışacağız.

Dün bir yorum geldi:
💬 “Para kazanmak kolay mı?”
Boom. Bu bir mercek. Belki bir kök inanç.
İçinde bilgi var öğrendiklerin, kalıpların, geçmişten taşıdıkların.
Ve bu bilgiyi taşıyan bir titreşim var ses tonun, tavrın, yüz ifaden, hissettiklerin.

📓 Bugünlük notunu al, bir kenara yaz.
Çünkü Simya’da farkındalık birikir.
Bazen aynı noktaya defalarca döneriz.
Ama her dönüşte biraz daha kendımız oluruz.

Mesela:
Para bir enerjiyse,
onunla çalışmak istiyorsan
sadece bolluk frekansına çıkman yetmez.
Parayla ilgili bilinçaltındaki kayıtları da fark etmen gerek.

✨ Titreşim + Bilgi = Enerji
İlk ve temel denklemimiz bu.
Çünkü hissetmek kadar, neyi hissettiğini merceklerini bilmek de Simya.

Hatırla Çağla!
Sınırlar sadece fiziksel değil.
Mesafe bir zihin yapısı.
Ve işte Simya da burada başlıyor:
Yetişkin halimize de, hayal kurmayı yeniden öğretmekte.

Ama yeni nesil sınırları cok daha esnek görüyor.
“Belki de bir gün, çocuklar haritada Mars’ı kazımak isteyecek.”dedi bana🤭
Peki:)

Bu ipuçlarını kullanarak tabloyu doğru şekilde tamamlaman gerekiyor:
Hangi köpek hangi kişiye ait, adı ne, yaşı, cinsi ve tasma rengi nedir?

• Sara’nın köpeği 1 yaşında.
• Simon’un tasması sarı.
• Yeşil tasmaya sahip köpek 3 yaşında.
• Sarı tasmaya sahip köpek 7 yaşında.
• En yaşlı köpeğin tasması siyah.
• Spaniel cinsi köpeğin adı Biscuit.
• Pug cinsi köpek 4 yaşında.
• En genç köpeğin tasması mavi.
• Zoe, Ella’nın sahibi.

Biscuit’in tasması yeşil değil.
• Ella 9 yaşında bir köpek.
• Frank’in kırmızı tasması var.
• Greg bir Whippet (tazı cinsi) sahibi.
• Hamish, Corgi’nin sahibi değil.
• Marvin bir Dalmaçyalı.
• Paulo’nun köpeğinin tasması yeşil.

Ve bu olayda bir şey fark ettim:
Gerçekten içten bir anı paylaşmak artık çok nadir.Ve bu anlarda verdiğim tepkiler en derinde gerçeklikten geliyor.
Umarım bu kitap benim kadar ona da dokunur.
Ve belki bu yazı da o küçük ışığı içinde hissetmek isteyen birine daha dokunur.

Ona sadece bir kitap önerdim:
Victor Frankl “İnsanın Anlam Arayışı”
Eğer siz de okumadıysanız bu kitap, en zor anlarda bile insanın kendi anlamını ve tavrını nasıl bulabildiğini anlatıyor.

İnince ona dedim ki:
“Bu, dış koşullarla ilgili değil.Bizim ülkeyi de biliyorsun:)
Koşullar ne olursa olsun hatta zor da olsa, küçük de olsa
tavrını ve enerjini seçebilirsin.
O zaman her şey senin için gerçekten değişmeye başlar…” İçimdeki simya koçunu susturmayı başardım devam etmedim ama …

“Sen hep neşelisin.
Her şeyden keyif alıyorsun.
Buna bayılıyorum.
Ben de öyle olmak istiyorum.”
Ardından ekledi:
“Biliyorsun ülkemdeki olayları falan…
Ama sanırım savaş bitiyor ve bundan sonra ben de böyle olacağım.”
O anda cevap veremedim, malum motor sesli ama kafamda Simya dönüp durdu

Bunların hepsi yıllardır ritüellerin ve sembollerin diliyle anlatılmaya çalışılmıyor muydu zaten?
Belki de sadece kıyafet değiştirdiler.
Eskiden tütsüyle çağrılan bilgi, şimdi algoritmalarla karşımıza çıkıyor.
Ve her şey… aynı oyunun farklı bir seviyesi gibi.

Ama asıl mesele şu:
Birçok kişi teknoloji geliştikçe kadim bilgeliklerin yok olduğunu sanıyor.
Oysa tam tersi olabilir mi?
“Avatar” kavramı, çoklu boyutlar, alternatif zaman çizgileri…

Ben sadece eski kalıplara sarılmadan, kendi yöntemimi yaratarak yürüyorum.
Ve evet, bazen niyetlerim planlı.
Niyetlerim net.
Çünkü sadece veriye odaklanıyorum diye spiritüel değilim demek saçma olur.
Ben sadece popüler olana değil, işe yarayana inanıyorum.

Ama kişi kendi iç netliğine ulaştığında…
İçeride özgürleştiğinde…
Gerçekten hizalandığında…
Mucizelerin kendiliğinden geldiğini gördüm.
Üstelik defalarca.

Çünkü bu bir sistem.
Bir yöntem.
Bilinçli bir yolculuk.