Esareti sona ermemiş soydaşlarımızı unutmadan, Gönül coğrafyamızdan Ata yurtlara, Trakya’dan Doğu Türkistan’a kadar tüm soydaşlarımıza bu bayramın hayırlara vesile olmasını dilerim.

Bu vesileyle de Enver, Talat ve Cemal Paşaları da saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Bu konuyla ilgili geçen sene yazdığım bir yazıyı da ekliyorum.

Bizim tarihçilerimiz ellerinden geleni yapıp ortaya büyük çalışmalar sundular ancak artık bu konuyu sürdürmesi gerekenler onlar değil. Bu mesele tam olarak siyasiler, lobiciler, iletişimcilere ait. Haklı olduğumuzu bilmek yetmez, haklı olduğumuzu gerekirse yüzlerine vura vura göstermek gerekir.

I. Dünya Savaşı başladığında da 1915 Ermeni Tehciri sırasında bu propagandaları daha da hız kazanmıştı. Yani bu olay tarih meselesi değil, o günün de siyasetiydi. Dolayısıyla artık bu tarih tartışmasını sürdürmek anlamsız.

İşte bu sebepten ötürü retoriğimizin artık değişmesi gerekiyor.
Öncelikle bu mesele bir tarih meselesi değil. Ermeniler bu propagandalarına daha 1915’ten bile önce başlamışlar, 1909’daki Adana olaylarını da benzer şekilde lanse etmişlerdi.