Adorno'nun "Auschwitz'den sonra şiir yazılamaz" sözü çok güçlü. "Auschwitz sırasında", bizzat o kampta yaşayan, daha doğrusu "ölümünü bekleyen"in yazdığı ise bu (Primo Levi'nin, şiirle aynı adı taşıyan anı/tanıklık kitabından):

Benim bu kitapta, Emma Goldman'ın 1920'den itibaren Rusya'daki tanıklıklarından hareketle anlattıklarına dayanarak anladığım, eğer Troçki parti içi mücadelede Stalin'e kaybetmeyip lider olabilseydi, Stalin'den daha beter bir şiddet uygulayabilirdi. İlk dönemki "komutanlığı" bunun göstergesi. +++

Bu dahil ilk 4 parçayı daha önce dinlenip beğenmişim ama pek hatirlamiyorum

Son 1 aydan kimi dersler

devletin ideolojik aygırları #futbolboykot

devamı:

Yaşayan cazcılar arasında kimin albümü çıkarsa veya konser duyurusunda adını görürsem kaçırmamaya çalışıyorum diye düşündüm, telefona not almaya başladım, önce en sevdiklerim aklıma geldi haliyle, sonra uzadı, enstrümanlara göre ayırdım, "Şuna da ayıp olmasın!" vb derken destan oldu :) Meraklısına:

Her şey iyi hoş da 38 derece biraz erken değil mi 5 Nisan için sayın @allahcc.bsky.social ?

henüz "date app"ler yokken flört işlerinin ne denli dolambaçlı olduğunu anlatan 1 kitap

benzer işler

"Hayat yolculuğumuzdaki kritik bir uğrakta farklı karar verseydik ne olurdu?" sorusunun vazgeçilmez ağırlığıyla boğuşur ya insan bazen, daha az titreklik gösterseydik, daha tutkulu olsaydık vb. vb., hah işte bu "mesele" sırf insanlar için değil, kentler için de geçerliymiş, öyle diyor İşiguro.

We're back! Geldik yine hayırlısıyla...

Ha, nereden sardın bu albüme derseniz, dün şöyle bir listeye denk geldim, oradan daha önce dinlemediğim albümlere bakınmaya başladım.