İlişkilerdeki mottosunu B. Brecht’e atıfla “beni güldürmeyen şeye güler geçerim” olarak uygulamaya çabaladığını söylerdi; değerli, iyi bir insandı, iyi bir arkadaştı, dostluktan, iyilikten başka bir şey bilmedi, bütün iyi ve güzel sıfatları hak ederek gitti, nur içinde yatsın.

Bazen cezaevinde aynı koğuşta, bazen aynı sokaklarda birlikte.
Kurtuluş yok tek başına!

Savunma yürüyor
Direniş sürüyor
@istanbulbarosu.bsky.social

Yarın sabah hayırlı bir yolculuk için hazırız!
Bekle bizi Ankara!

Bu memlekette sadece iktidarın aparatı olanlar yok; hakka, hukuka, adalete inanmış, bağımsız ve özgür hukukçular da var!

Anadolu Ajansı haberinden okumuştum.

Yakalama ve gözaltı için kanun diyor ki: 👇

Neymiş?

1- Gözaltı, yakalamadan sonra olurmuş.

2- Yakalama da ancak çağrı üzerine gelmeyen ya da çağrı yapılamayan şüpheli hakkında olabilirmiş.

Yani mesele kanun değil, onu uygulayacak cesaret ve ferasete sahip yargı görevlileri.

Bizim bildiğimiz, okuduğumuz kanunlar başka, sizin bildiğiniz, okuduğunuz kanunlar başka mı?

Ne diyor Ceza Muhakemesi Kanununun “Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” başlıklı 161. maddesi? (👇)

Milletvekili hakkında soruşturma yapma yetkisi Ankara başsavcılığına aittir demiyor mu?

Aynı günde ikinci yanlış.
İstanbul Başsavcılığı, Özgür Özel hakkında “resen soruşturma başlattığını” ve “fezleke hazırlanması için soruşturma evrakını Ankara Başsavcılığına göndereceğini” açıklamış (👇).

Diyelim ki, anılan kişi hakkındaki soruşturmayı bilahare duydu, öğrendi ama gelip teslim olmadı, o zaman o kişi için firari (kaçak) diyebilmenin şartları kanunda gayet açık bir şekilde yazıyor (👇).

sabah saat 06:00’da evine gitmiş, evde yokmuş.
Vay sen misin evde olmayan!…
Başsavcılık hemen akabinde basına yazılı açıklama göndermiş, “firari (kaçak) şüpheli” diye adlandırmış kişiyi(👇).

Yahu arkadaş kanun var, nizam var, üstelik sen bu kanunu uygulamakla yükümlüsün.

Yarın 28 Kasım. Hayatımda iz bırakmış, rehberlik etmiş sevgili hocam, ağabeyim Prof. Bülent Tanör’ün ölümünün 22. yılı.
Yaşadığımız anayasa dışı düzen ve uygulamalarda dürüst, cesur, bilgili, yetkin, onurlu bir anayasa hukuku uzmanının kaybını derinden hissediyoruz.
Saygı ve sevgiyle yad ediyorum.

Soru açık ve net:
AYM’nin verdiği kişi özgürlüğü ve güvenliği hak ihlali kararına rağmen Ağır ceza mahkemesi, İstinaf ya da Yargıtay kararıyla halen cezaevinde tutulan ikinci bir kişi var mıdır?
Yargıtay’ın uymama kararının 2. bir örneği var mıdır?
Neden bir tek Can Atalay?

Bir arkadaşımın ifadesiyle “Karahan tepe ve göbekli tepeye dair bir okuma önerisi: ‘Herşeyin Şafağı’, devlet denilen yapının insanlığın ve uygarlığın kaçınılmaz bir sonucu olmadığı, aslında insanların, bugünkü devlet düzeninin kodlarını içermeyen ‘uygarlıklarda’ binlerce yıl yaşadığını anlatıyor.”

Türkiye’de etki ajanlığı diye yeni bir kavram ve suç yaratılması halinde muhalif öğütme makinesi gibi çalıştırılan yargının, bu kavramdan ne anlayacağı belirsiz değildir.
Basın özgürlüğü tarih olur.
Örneği, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinin Cumhuriyet gazetesi davasında verdiği kararda mevcut. 👇