Minyatürlerdeki Simurg çizimleri hep çok güzel oluyor. 14. yüzyıldan bir örnek.

Yeniden buralara geliyormuşuz, biraz daha sık paylaşım yapalım o zaman.

İstanbul sokaklarında yürümeyi özlemişim. Sultanahmet'te kalınca tabi İstanbul'daymışım gibi hissedebildim. Sokaklar, aralardan gözüken deniz, rengarenk dükkanlar... insanlar hariç herşey çok güzel :)

Hitit sanatı üzerine okuyorum bugün, Türkiye'deki Hitit kalıntıları oldukça hırpalanmış durumda ve hiçbir koruma da olmadığı için her an yok olma tehlikesinde. Öte yandan Berlin'e (ç)alınıp götürülmüş örnekler hala çok temiz, canlı ve güzel korunuyor.
1. Çorum. 2. Berlin.

Bugün sonbaharı hissettim. Ağaçlar sararmış, biraz dökülmüş yerlere. Her mevsim sonbahar gibi geçse yok demiycem sanki. Ayrı bir dinginlik, ayrı bir huzur. Önceden ilkbaharı da çok severdim ama şu alerji meselesi beni mahvettiği için hiçbir keyif alamaz oldum. O yüzden sohbahar olsun hep 🥰🍂🍁

Istemediğiniz bir bölümde çalışmaya devam etmek nasıl bişey biliyor musunuz, her gün boğuluyormuş hissi yaşamak ve "benim yerim bura değil" düşüncelerinde bir döngüye saplanmak.

Sayian'a bir fırsat vereyim bugün dedim. Tek beğendiğim şarkısı Yerdeniz oldu. Çok beğendiğim için 30 kez üst üste dinlemiş olabilirim. Çünkü sevdiğimi abartmayı severim :)

Sabahtan beri 3 sayfa okumuşum. Bugün hiçbir şey yapasım yok. Evde kalıp uyusaydım daha verimli bir gün olurdu belki. Kütüphanede çalışmayı seviyorum, kimse olmaması hala tuhaf geliyor ama. Okul pazartesi başlayacak bakalım kütüphaneye giden gelenin sayısı değişecek mi..

Günlük 3 sayfa düzenine başlıyorum. Burayı da biraz günlük gibi kullanmaya karar verdim. Günlük 3 sayfa burada kaç mesaja tekabül ediyor emin değilim ama bir süre devam edip akış tuttururum heralde. Konuşup anlatmak istediğim çok şey var aslında ama hiçbir platformda kendimi kendim gibi hissediyorum

Bir zamanlar buralar hep dutluktu diyeceğimiz günler ne zaman gelir?