Ender Manisalı
banner
endermanisa.bsky.social
Ender Manisalı
@endermanisa.bsky.social
-Naziler Ocak 1933'te iktidarı ele geçirdiler.
-27 Şubat'taki Reichtag yangını ile bütün solcuları tutukladılar, özgürlüklere son verdiler.
-1935'e kadar, eşcinsellerden Yahudilere, bütün ırkçı yasaları çıkardılar. +
May 9, 2025 at 8:59 AM
Papa 14. Leo üniversitede matematik ve felsefe eğitimi görmüş. Beş yabancı dili çok iyi konuşuyormuş. Latince ve Eski Yunanca da bildiğini söylemeye gerek yok. Önceki Papa Franciscus da üniversitede felsefe ve edebiyat eğitimi gördü. Sonradan papaz oldu. 5-6 dili iyi derecede bildiği söylenirdi.
May 8, 2025 at 9:33 PM
Özel mitingte, "Birileri kavgaya davet etti bizi, davetleri kabulümüzdür" dedi. Sözün aslı öyle değil. Nazım'ın dizeleriyle şöyle: "Burjuvazi kavgaya davet etti bizi, davetleri kabulümüzdür..." Ama bizim CHP burjuvaziyle kavga edecek kadar solcu olmadığından "birileri" diyerek vaziyeti kurtarır.
May 7, 2025 at 7:54 PM
"Davulcu osuruğu" diye bir söz vardır, bilir misiniz? Sürüp giden patırtı gürültü içinde sözlerinizin duyulmaması, bir yerlere ulaşmaması anlamına gelir. Bizim burada yazdıklarımız da işte öyle. İnsanların algı seviyesini okşayan, duymak istedikleri bir şeyler yazmadıktan sonra, ne yazsanız hava!
May 6, 2025 at 11:20 PM
Motivasyonu "para" olan birinden...
Solcu da olmaz. Milliyetçi de olmaz. Muhafazakar da olmaz. İnsanlarımızın anlamak istemediği bu! Halkımızın kısaca "mütayit" dediği müteahhitlerin sağcı partisinin kucağından kalkıp solcu partisinin kucağına oturmak istemiyoruz. Başka nasıl anlatalım?
May 6, 2025 at 8:17 PM
Türk Milliyetçiliği, Soğuk Savaş döneminde kulvar değiştirerek, "antiemperyalist" çizgisinden savrulmuş ve "NATO'cu" bir çizgiye sürüklenmiştir. Bugünkü milliyetçiliğin Ziya Gökalp'lerle bir ilgisi yoktur. Mafya özentisi tiplerin ortalıkta kolayca "milliyetçi" gibi dolaşması bundandır.
May 6, 2025 at 7:13 PM
Türkiye siyasetinde her şey "siyaseten" söylenir, her davranış "siyaseten" yapılır. Sonra da unutulur, çünkü "siyaseten" olmuştur onlar, üzerinde durmaya değmez. Ne demişti Bahçeli Özel'e, hatırlayın: "Birbirimizi kırmıyoruz inşallah. Üzülme! Bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor."
May 6, 2025 at 1:55 PM
Sosyal demokrasinin asıl görevi "sağa karşı muhalefet" etmek değildir. Sisteme yönelik sol muhalefeti "kabul edilebilir" ve "kolayca söndürülebilir" sınırlar içinde tutmaktır. Bunu zaten bilmeyen yok. Bile bile lades diyoruz. CHP'nin yanındayız ama CHP'li değiliz.
May 5, 2025 at 9:56 PM
Hapishanelerin asıl işlevi, içeriye atılanların değil, dışarıdakilerin iradesini kırmaktır. Bu nedenle, huzursuzluk yaşanan birçok ülkede, cezalar en üst sınırdan abartılarak verilir ve böylece topluma şu mesaj iletilir: "Uslu durun, yoksa sonunuz böyle olur!"
May 5, 2025 at 7:37 PM
Reposted by Ender Manisalı
1- Bu şarkının Nina Simone'dan dinlenmesi bir zevk meselesi değildir diyerek başlayacağım. Çünkü bu şarkının coverları, onu özgün yapan şeyi bozuyor ve sıradan bir şey dinlemiş oluyorsunuz. Ama bu şarkı Nina Simone söylediğinde sıradan değil. +
#VinoMusq
#VinoCaz
Nina Simone - Don't Let Me Be Misunderstood (Official Video)
YouTube video by NinaSimoneVEVO
www.youtube.com
April 30, 2025 at 6:13 PM
Reposted by Ender Manisalı
Özgürlüklerinden kolayca vazgeçenler,efendilerinin uşakları olurlar !
Mart 2020'den Mayıs 2023'e kadar süren 3 yıllık pandemi süreci bize ne öğretti? "İnsan" denilen canlı, güvenliği için özgürlüklerinden kolayca vazgeçebilirmiş! Gönüllü bir "ev hapsi"nde kıt kanaat yaşamayı kabul edebilirmiş! Dünya kapitalizmi bu testten çok güzel dersler çıkardı. Kuşkunuz olmasın.
May 5, 2025 at 2:19 PM
Reposted by Ender Manisalı
Umarım,bu dalga sönümlenmez..! Aşama aşama büyür..
İktidara giden yolda iki şeyin buluşması şarttır:
1-Yükselen toplumsal dalga.
2-Bu dalganın üzerinde sörf yapma yeteneğine sahip bir siyasi parti yönetimi.

Bu ikili buluşmazsa ne yapsanız hikâyedir. Türk siyasi tarihi "kaçırılmış yükselen dalga fırsatlarını" çok gördü.
May 5, 2025 at 2:34 PM
Birbirlerinden çok farklı çizgilerde olsalar da siyasi partilerin insan kaynağı birdir. Aynı sosyolojik tabandan taraftar edinirler. Aynı eğitim ve kültür sürecinden geçmiş kitlelere dayanırlar. Bu özellik küçük Anadolu kentlerinde çok daha fazla göze çarpar. Kolayca parti değiştirmek bu yüzdendir.
May 5, 2025 at 2:14 PM
Türk siyasetinde "babadan oğula" miras diye bir şey yoktur. Baba Hakkın rahmetine kavuştuğunda çocuklarının "o koltuğa" oturduğu görülmemiştir. Öyle olsaydı Menderes, Özal, Erbakan ve Türkeş'in çocuklarına "Gel başımıza geç" diye davet çıkarırlardı. İnönü'nün oğluna bile bin türlü oyun çevirdiler..
May 5, 2025 at 11:09 AM
Bir insan ne zaman biter, biliyor musunuz? Ekonomik, sosyal ve siyasal katmanların üst seviyelerinde oturanların o mevkileri "kendisinden daha fazla hak ettiğini" düşünmeye başladığında... Böyle düşünen biri, artık "birey" değildir, bir "hiç"tir. Yukarıdakileri "efendi" gibi görmeye başlamıştır.
May 5, 2025 at 10:10 AM
Bir toplumda kültürel erozyon başlarsa sadece bir kesimle sınırlı kalmaz; seküleri de muhafazakarı da, sağcısı da solcusu da bundan nasibini alır. Bir tarafın değerlerini yıkan yozlaşma rüzgarı öbür tarafı es geçmez. Ne varsa önüne katıp götürür. Kapitalistleşmenin doğal sonucudur bu. Kaçamazsınız.
May 3, 2025 at 1:56 PM
Mart 2020'den Mayıs 2023'e kadar süren 3 yıllık pandemi süreci bize ne öğretti? "İnsan" denilen canlı, güvenliği için özgürlüklerinden kolayca vazgeçebilirmiş! Gönüllü bir "ev hapsi"nde kıt kanaat yaşamayı kabul edebilirmiş! Dünya kapitalizmi bu testten çok güzel dersler çıkardı. Kuşkunuz olmasın.
May 3, 2025 at 9:43 AM
1975'te katıldığım bir mitingle sol düşünceyi tanıdım. Tam 50 yıl olmuş. O günden bu yana;
-Çağdaş
-İlericl
-Kültürel yönden donanımlı
-Birkaç dil bilen
-Dünyaya açık bir kafası olan
-Demokrasi bilincini içselleştirmiş
bir aydının sola önderlik etmesini bekledim. Hâlâ da bekliyorum.
May 2, 2025 at 3:55 PM
Bir yandan otoriter yönetimlerle mücadele etmeyi kendine görev bileceksin, diğer yandan kendi partinin genel başkanında "liderlik vasfı" arayacaksın! Bu nasıl bir solculuk? Bu nasıl bir özgür kafa? O tarafın çobanına taş atarken, bu tarafta seni güdecek bir çoban arıyorsun.
May 2, 2025 at 2:45 PM
Çağdaş ve ilerici bir düşünce yapısına sahip eğitimli insanlar, üyesi oldukları ya da oy verdikleri partinin liderinde neden "liderlik vasfı" ararlar? Bunu hiç düşündünüz mü? Koca koca kültürlü insanların bilinçaltında yatan bu "lider tapınması"nın sosyokültürel kaynakları nelerdir?
May 2, 2025 at 2:35 PM
Türk siyasi hayatında partilerin "renkleri" farklı olsa da "yapısal özellikleri" aynıdır. Hiçbiri lidersiz yapamaz. Mutlaka bir lider arar. Aksi halde sahipsiz kaldığını düşünür. Doğu toplumları böyledir. Solun bir ucundan sağın öbür ucuna kadar tüm partilerde lider ve ekibi vardır. Gerisi boştur.
May 2, 2025 at 12:33 PM
Bugün 1 Mayıs'ı kutluyoruz. Sloganların ve marşların büyüsünden sıyrılıp istatistiklerin soğuk gerçekliğine baktığımızda ne görüyoruz: Türkiye'de özel sektör çalışanlarının ancak yüzde 7'si sendikalıdır. Kalan yüzde 93'ü "sınıfsal dayanışma"dan yoksundur. Ve biz şimdi neyin bayramını kutluyoruz?
May 1, 2025 at 10:06 AM
Türkiye'de okulların müfredatını 75 yıldır sağcı iktidarların "muhafazakar/milliyetçi bürokratları" belirler. Buna karşın toplumun kültürel, sanatsal, edebî ve düşünsel dünyasının haritasını "seküler aydınlar" çizer. İktidar olmak bir çok şeye yeter ama her şeye yetmez. Bu bütün dünyada böyledir.
April 30, 2025 at 9:12 PM
Türkiye'yi çok partili dönemin kilometre taşı olan 1950 seçimlerinden itibaren 75 yıl boyunca sağcı partiler yönetti. Kültürel/ideolojik dönüşüm için tüm iktidar gücü sağın elindeydi. Fakat toplum inatla solcu aydınlar üretti. O iktidar tekeli sağcı bir aydın tabaka oluşturmayı başaramadı. Neden?
April 30, 2025 at 8:09 PM
Doğu toplumlarında "bahşiş" sıradan bir hadisedir. İşini zaten yapması gereken kişiye, o işi "daha çabuk" ve "daha iyi" yaptığı için verilir. Ayıplanmaz. Alana da, verene de kötü gözle bakılmaz. Herhangi bir Doğu toplumunda "rüşvet aldığı için" kariyerini yitiren bir siyasetçi nadiren görülür.
April 29, 2025 at 9:57 PM