Newin
banner
nev35.bsky.social
Newin
@nev35.bsky.social
Yaşasın sosyalizm ✌️
Reposted by Newin
CHP’li Kayıhan Pala AB’nin plastik atık ihracatının yüzde 29’unun (319 bin ton) Türkiye’ye gönderildiğini, belirterek Türkiye’nin AB’nin plastik atık çöplüğüne dönüştüğünü belirtti https://www.evrensel...
CHP Milletvekili Kayıhan Pala: Türkiye Avrupa’nın plastik çöplüğüne dönüştü
Türkiye’nin hızla artan plastik atık ithalatı nedeniyle tarım arazilerinden solunan havaya kadar tüm ekosistemi risk altında. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala, ‘Sıfır Atık’ söylemi propaganda malzemesi yapılırken Türkiye’nin AB’nin plastik atık çöplüğüne dönüştüğüne dikkat çekerek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle TBMM’ye soru önergesi sundu. Şubat ayında verilen önergeye, aradan geçen sürede Bakanlık tarafından yanıt verilmedi. 1 yılda 319 bin ton plastik çöp Eurostat (Avrupa İstatistik Ofisi), 2022’de 1.1 milyon tonluk AB dışı plastik atık ihracatının yüzde 29’unun (319 bin ton) Türkiye’ye gönderildiğini, ülkemizi Endonezya (yüzde 17) ve Malezya’nın (%15) izlediğini duyurdu. Bağımsız araştırmalar, AB ve Birleşik Krallık menşeli plastik atık girişinin 2023’te 456 bin tona çıkarak günde 125 kamyon çöpün Türkiye sınırlarından içeri girdiğini gösteriyor. Aynı yıl AB’nin Türkiye’ye yönlendirdiği toplam geri kazanılabilir atık miktarı 12.4 milyon ton; bu değer AB’nin tüm atık ihracatının yüzde 39’una denk geliyor. “Çöp ithal ediyoruz” Adana’daki narenciye üreticilerinin arazilerine İngiltere menşeli plastik balyalarının döküldüğünü, atıkların yakılması sonucu toprağın verimsizleştiğinin belgelendiğini, benzer hikâyelerin Mersin, Gaziantep ve Bursa’da da rapor edildiğini hatırlatan Pala “Türkiye, ‘Sıfır Atık’ reklamı yapıp eşzamanlı olarak Avrupa’nın plastik çöpünü ithal edemez. Çöp ticareti, dioksin soluyan çocuklar, verimi düşen tarlalar ve iklim taahhütlerinin ihlali demektir. Bakanlık, ithalat lobisinin mi yoksa halk sağlığının mı yanında duracağını gecikmeden göstermelidir” ifadelerini kullanarak Türkiye’nin Avrupa’nın atık maliyetini ucuz işçilik ve zayıf denetimle üstlenmemeli çağrısını yaptı. “Yanıt bekleyen sorular” Pala’nın soru önergesinde cevap bekleyen sorular “Türkiye’nin 2017-2024 döneminde ülkeye giren plastik atık miktarı ve bu atıkların kaynaklandığı ülkelerin yıllara göre dağılımı açıklanmalı. Getirilen atıkların ‘geri dönüştürülebilir’ niteliğini kimler hangi uluslararası standartlarla denetlediği? İthal plastiğin ne kadarı gerçekten geri dönüştürülüp ne kadarın yakıldı ya da vahşi depolamaya terk edildi?​” (Evrensel)
www.evrensel.net
April 26, 2025 at 7:46 AM
Reposted by Newin
DERS KİTABINA "KANAL İSTANBUL TANITIMI" KOYDULAR😳😳😳
Amaç eğitim değil propaganda😠
April 25, 2025 at 12:12 PM
Reposted by Newin
Maraş merkezde TOKİ inşaatında yaşanan iş cinayetinde Onur Kocabaş adlı işçi balkonda pencere takarken balkonun çökmesi sonucu hayatını kaybetti https://www.evrensel...
TOKİ inşaatında iş cinayeti
Maraş'ta TOKİ inşaatında yaşanan iş cinayetinde 23 yaşındaki Onur Kocabaş hayşatını kaybetti. Maraş Merkez'de dün öğle sularında MR Grup'un yaptığı TOKİ inşaatında iş cinayeti yaşandı. 23 yaşındaki İSİS Yapı işçisi Onur Kocabaş balkonda pencere takarken balkonun çökmesi sonucu hayatını kaybetti. (İşçi Sendika)
www.evrensel.net
April 26, 2025 at 8:28 AM
Reposted by Newin
İstanbul’da depremin 3’üncü gecesi |

‘Artçılar devam etmezse eve girebiliriz’ https://www.evrensel...
İstanbul’da depremin 3’üncü gecesi | ‘Artçılar devam etmezse eve girebiliriz’
İstanbul- Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin 3'ncü gecesinde de yurttaşlar geceyi park, sosyal tesis, çadır ve açık alanlarda geçirdi. Bahçelievler’de evlerine giremeyen yurttaşların tedirginliği sürüyor. Bir parkta, geceyi dışarıda geçiren vatandaşların bazıları kurulan çadırlarda kalırken, kendine çadır bulamayanlar ise battaniye ve örtülerle sığınacak alanlar oluşturdu. Geceyi çadırda geçireceklerini söyleyen Yahya Eminoğlu, "İki gündür daha güvenli olduğunu hissettiğimiz kardeşimin evinde kaldık. Bu akşam eve geldik, tekrar aynı şeyi yaşayınca kendimizi dışarıya attık. En son artçıdan sonra tedirginlik ve çocukların huzursuz olmasından dolayı çıktık" ifadelerini kullandı. “Artçılar devam etmezse evimize gidebiliriz” Bahçelievler'de bulunan açık alanda ailesiyle birlikte artçıların geçmesini bekleyen bir kişi, "Büyük depremi bekliyoruz ama alışık değiliz. Binamız eski, Bahçelievler'de bu daha da çok, hepsi 95-96 yapımı, neredeyse bizimle yaşıt. Mecbur dışarıya çıkmak zorunda kaldık. Artçılar devam etmezse eve gidebiliriz" dedi. (DHA)
www.evrensel.net
April 26, 2025 at 4:29 AM
Reposted by Newin
Yurdun maliyeti 14’e katlandı

Kayseri’de 2021’de yapımına başlanan öğrenci yurdu, planlanan sürede bitirilemedi. 117,2 milyon TL’lik harcamayla başlayan yurt için 1,5 milyarlık yeni bir anlaşma yapıldı
www.birgun.net/haber/yurdun...
Yurdun maliyeti 14’e katlandı
Kayseri’de 2021’de yapımına başlanan öğrenci yurdu, planlanan sürede bitirilemedi. 117,2 milyon TL’lik harcamayla başlayan yurt için 1,5 milyar yeni bir anlaşma yapıldı.
www.birgun.net
April 26, 2025 at 5:22 AM
Reposted by Newin
Kuşları kafese koyarlar ama KELEBEKLER hep özgürdür.

🦋
April 7, 2025 at 8:16 AM
Cinayet şüpheleri rte ve Elon dur hakim bey..
April 7, 2025 at 5:12 AM
Reposted by Newin
Marmaris’te bir düğünde “Zıplamayan Tayyipçi!” remiksi açıldı, gelin ve damatla birlikte tüm konuklar zıpladı. 😂🤙🏻 Mutluluklar dileriz. ♥️
April 5, 2025 at 9:13 PM
x.com
April 6, 2025 at 4:46 AM
Reposted by Newin
Silivri'de tutuklu öğrencileri ziyaret eden CHP’li Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer öğrencilerin sınavların başlayacağını belirterek; “Gençler okulunda, işinde olması… https://www.evrensel...
4 Nisan Sokak Hayvanları Günü: Sokak hayvanları kötü muamelelere, işkencelere maruz bırakılıyor
Muğla – Köyceğiz Canları Platformu, 4 Nisan Sokak Hayvanlar gününde sokak hayvanlarının kötü muamelelere, akla zarar iftiralara, işkencelere maruz bırakıldığını” belirterek hayvanların katledilmesine tepki gösterdi. “İnsan, hayvana şiddette hak sömürüsünün özneleri durumunda” Doğayla ve kendileriyle yabancılaşmanın pençesinde “4 Nisan Sokak Hayvanları Günü” gibi özel bir güne dikkat çekmeye ihtiyacında olduklarını belirten Köyceğiz Canları Platformu, “en yakınımızdaki sokak hayvanlarından başlayarak en temasımızın olmadığı hayvana dek, şiddeti gün geçtikçe artan bir hak sömürüsünün özneleriyiz insanlar olarak” açıklaması yaptı.. İnsanların kendilerine konforlu yaşam alanları yaratmak için “doğal” yaşam alanlarını yaşanmaz hale getirdiğini vurgulayan platform, hayvanların kent yaşamına kusursuz uyum sağlasalar da insanoğluna yaranamadıklarını belirtti. “Köpeklere, ölüm kampı barınakları layık görülüyor” Açıklamada, “bir ev, bir yazlıktan azına razı gelmeyen türümüz, kıvrılıp uyuyacak bir avuç toprak parçası dahi bulamayan köpeklere, ölüm kampı barınakları layık görüyor. Hatta onu bile beceremeyen yerel yönetimler, istenmeyen popülasyonu kontrol altına almanın en vicdani ve ahlaki yolu olan, üstelik 2004 yılından beri yerel yönetimlerin uyması zorunlu bir yasa olarak yürürlükte olan 5199 sayılı kanun gereği kısırlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek en gayriahlaki ve vicdansızca yöntemlerle hayvanları katletmekte hiçbir sakınca görmüyorlar” denildi. “Açlık ve hastalığa maruz bir biçimde yaşamak hayvanların kaderi değildir” Açıklamada; “Sokaklarda türlü tehlikeler, açlık ve hastalığa maruz bir biçimde yaşamak üzere bilinçsizce üremek ya da gözünü para hırsı bürümüş hayvan tacirlerinin kötü koşullarında üretilmek neden hayvanların kaderi olmak zorunda olsun” denildi “Tüm türler özgürce bir arada yaşamalı” Asıl sorunun sokak hayvanlarında değil, bencil ve türcü insanda olduğu belirtilen açıklamada, “Sokaklar hayvan üretmez, doğurmaz. Sokaklarda yaşam mücadelesi vermeye çalışmaktan başka hiçbir çaresi olmayan hayvanlar, insanların zincirleme hatalarının bir sonucudur. Hayvanlar, mahalle sakinidir ve yalnızca var olmaları itibariyle bizlerle eşit haklara sahiptirler. Tıpkı bizler gibi, yaşamsal temel ihtiyaçlar olan barınma, beslenme ve korunma ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçlarını karşılamak insan için bir lütuf değil, insan olmanın gereğidir” ifadelerine yer verildi. Platform açıklamasında “tüm türler özgürce bir arada yaşayana dek mücadelemiz devam edecek!” ifadelerine yer verdi. (Evrensel)
www.evrensel.net
April 5, 2025 at 12:06 PM
Reposted by Newin
Hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek amacıyla İstanbul, İzmir ve Ankara'da yapılan eylemlerde hasta mahpuslar Emre Erdem, Resul Kocatürk ve Mehmet Salih Filiz'in tahliye edilmesi istendi https://www.evrensel...
Hasta mahpuslar Erdem, Kocatürk ve Filiz için tahliye çağrısı
Hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek amacıyla İstanbul, İzmir ve Ankara'da yapılan eylemlerde hasta mahpuslar Emre Erdem, Resul Kocatürk ve Mehmet Salih Filiz'in sağlık durumları aktarılarak tahliyeleri talep edildi. İstanbul İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, "F Oturması" eylemlerinin 680’inci haftasında Beyoğlu’nda bulunan dernek binası önünde açıklama yaptı. Bu haftaki eylemde, Marmara Cezaevi’nde tutulan ağır hasta mahpus Emre Erdem’in durumuna dikkat çekildi. “Tedavi haktır engellenemez” ve “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” pankartlarının açıldığı açıklamada, sık sık “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” ve “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır” sloganları atıldı. Açıklamayı okuyan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu, Emre Erdem’in ceza infazını tamamladığı halde serbest bırakılmadığını belirterek, “Vertigo, bacak ve eklemlerini etkileyen ağır ortopedik sorunlar, görme kaybı, diş hastalıkları ve bu hastalıklarına bağlı ağrılar, yürüme ve hareket güçlüğü, baş dönmesi, denge kaybı, sürekli bulantı hissi ve beslenme bozukluğuna bağlı zayıflama sorunları yaşamakta, yaşamını arkadaşlarının desteğiyle sürdürebilmektedir” diye konuştu. Piroğlu, Erdem’in ablasının gönderdiği mesajdaki şu ifadeleri dile getirdi: “Kardeşimin sağlık durumu iyi değil, yeterli besin almadığı için bayağı zayıflamış durumda. Hastalıkları tedavi edilmiyor, diş hastalıklarının tedavisi için para gönderdik buna rağmen tedavisi yapılmadı. Vertigo hastası, sağ gözü görmüyor. Sık sık günlük işlerini dahi yapmasına engel olacak kadar şiddetli Vertigo atakları oluyor. Bacaklarında meydana gelen kırıkların yanlış kaynaması nedeniyle ortopedik sorunlar yaşıyor, merdiven çıkamıyor, yürümekte zorlanıyor. Emre, üzüldüğümü bildiği için cezaevinde çektiği sıkıntıları tam olarak bana anlatmıyor. Kardeşim yetim büyüdü, hayat şartlarınız çok zordu. Emre 20 yıldır cezaevinde, bu çok üzücü, bunu kelimeler ifade etmek çok zor. Cezaevinde ilk yıllarda çokça işkence gördü, ben haber bile alamıyordum. Yani kısaca artık yeter, kardeşim için özgürlük istiyorum.” Erdem’in mektubu Ardından Piroğlu, Emre Erdem’in sağlık ve cezaevi koşullarını paylaştığı mektubu okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: “Sağlık durumumu biliyorsunuz. Öte yandan, 30 kişilik koğuşta ben dahil 12 kişinin infazı bittiği halde çeşitli bahanelerle tahliyelerimiz yapılmadı. Kurum olarak kendisi hukuk dışı olan İdari ve Gözlem Kurulları’nın özellikle politik mahkûmlara yönelik hukuk dışı uygulamalarının yine özellikle hasta mahpuslar üzerindeki tahribatı daha ağır oluyor. Ayrıca hapishane koşulları da ağır sorunlar yaratıyor. Gardiyanlar sayımları aramaya çeviriyor, cezaevi kantininden parayla aldığımız eşyalar bile sayımlar sırasında alınıp çöpe atılıyor. Bu nedenle gardiyanlarla aramızda tartışmalar oluyor. Bu tartışmalar bahane edilerek sık sık disiplin cezası veriliyor.” Erdem’in sağlık durumunun her geçen gün daha kötüye gittiğini vurgulayan Piroğlu, Erdem ve diğer hasta tutsakların serbest bırakılması için yetkilileri göreve çağırdı. İzmir İHD İzmir Şubesi’nin hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek amacıyla iki haftada bir yaptığı oturma eyleminin 309’uncu haftasında da devam etti. Konak ilçesinde bulunan Eski Sümerbank önünde yapılan eylemde “Hasta mahpuslar ölüyor. Susma suça ortak olma” pankartı açıldı. Bu haftaki eylemde Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi'nden İzmir Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne getirilen hasta mahpus Resul Kocatürk'ün durumuna dikkat çekildi. Açıklamayı İHD İzmir Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek yaptı. Çiçek, Resul Kocatürk'ün Wernicke-Korsakof sendromu, hipotiroid rahatsızlığı ve otoimmün hepatit’e bağlı olarak karaciğer siroz hastalığı gibi çok sayıda ciddi hastalığının olduğunu anımsattı. Resul Kocatürk'ün yaşadığı kronik hastalıklardan dolayı tutukluluğunun sona erdirilmesi gerektiğini belirten Çiçek, "Cezaevinde bulunduğu koşullar bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır. Resul Kocatürk’ün yaşamış olduğu sağlık sorunlarının giderilmesini, kelepçeli muayene ve tekli ring araçlarıyla sevklerden vazgeçilmesini hastane sevklerinin ambulans tipi araçlarla yapılmasını, tetkik ve tedavilerinin aksatılmadan yapılmasını talep ediyoruz. Ayrıca hapishanede kalamayacak fiziksel rahatsızlıkları, kronikleşmiş olan hastalıkları göz önüne alınarak, tüm sağlık raporlarının alınarak tahliye sürecinin de bir an önce başlatılmasını da talep ediyoruz" diye konuştu. Eylem, açıklamanın ardından alkışlarla sona erdi. Ankara Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hasta mahpusların durumuna dikkat çektikleri eylemlerinin 552’nci haftasında Sakarya Caddesi’nde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde Ödemiş S Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta mahpus Mehmet Salih Filiz’in durumuna dikkat çekildi. İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, Filiz’in ülserotif kolit, ankilozan Spoldolit ve buna bağlı Romatoid Artrit gibi kronik hastalıklarının bulunduğunu bu nedenle Gastroenteroloji ve Romatoloji polikliniklerinde düzenli olarak tedavi olması gerektiği bilgisini paylaştı. Filiz’in tedavi için götürüldüğü hastaneye kelepçe takılarak götürüldüğünü ve gün boyunca kelepçeyle tutulduğunu aktaran Yazmacı, “Kalın bağırsak hastalığı nedeni ile sürekli tuvalete yakın olması gerekiyor ancak ne tuvalet ihtiyacı karşılanıyor ne de kelepçeleri açılıyor. Bağırsak hastalığı nedeni ile Gastroenterolojiye 2 yıldır gidiyor ancak şimdiye kadar uzman bir doktora görünememiştir. Her kontrolü asistan hekimler tarafından tekrarlanan şekli ile yapılıyor” dedi. Yazmacı, Filiz’in hastalıklarından ötürü bir yıl önce hastaneye sevk edildiğini ve hastanenin sağlık kurulunun, “Cezaevi’nde kalamaz” raporu verdiğini belirtti. Filiz’in daha sonra Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevk edildiğini ve burada da rapor düzenlendiğini ancak hastalıkların tespitine dair ifadelere yer verdiğini belirten Yazmacı, ATK’nin Filiz’in cezaevinde kalıp kalamayacağına dair ise değerlendirme yapmadığını kaydetti. Yazmacı, ATK’nin bu tutumu nedeniyle Filiz’in infazının ertelenmesine dair başvurunun kabul edilmediğini de ifade etti. (MA)
www.evrensel.net
April 5, 2025 at 12:28 PM
Reposted by Newin
Suriye'de Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiyye mahallelerinden askeri güçlerin çekilmesi ardından iç güvenlik güçleri mahallelerin güvenliğini için görev aldı https://www.evrensel...
www.evrensel.net
April 5, 2025 at 1:12 PM
Reposted by Newin
Adil yargılanma hakkının yok sayıldığı, savunmanın olmadığı bir dönemin inşa edilmek istendiğini belirten ÖHD, baskılara boyun eğmeyeceklerini belirtti https://www.evrensel...
ÖHD: Yargı, siyasi iktidarın uzantısı haline geldi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkezi, “5 Nisan Avukatlar Günü’ne” ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’de yargı sisteminin baskılar sonucu siyasi iktidarın uzantısı haline geldiğine işaret edildi. Avukatlık mesleğine yönelik baskının da artığı ve mesleğin yapılmasının imkansızlaştırıldığı belirtilen açıklamada, İstanbul Barosu’na yönelik soruşturma ve davalara dikkat çekildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Türkiye'de son yıllarda siyasi yönlendirmeye hiçbir dönemde olmadığı kadar çok teslim olan yargının, bağımlı ve etkiye açık yapısı nedeniyle insan hakları mücadelesini geriletmek isteyen siyasi iktidarın uzantısı haline geldiği ve bir baskı aracına dönüştüğü görülmektedir. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, demokrasi ve temel haklar konusunda geri gidiş yaşanmakta ve yargının, yürütme ve yasama organları tarafından yapılan yasal ve fiilî müdahalelerle var olan bağımsızlık dayanaklarını kaybederek, tümüyle siyasal etkilere açık hale geldiği görülmektedir." ÖHD açıklamasında "Sadece son bir yıl içerisinde avukatlık mesleğine yönelik saldırıların artmaya devam etmesi, meslektaşlarımızın tutuklanması, mesleki faaliyetleri nedeniyle yargı tacizine maruz bırakılmaları, mesleki faaliyetlerini yerine getirirken kolluk tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kalması, demokratik haklarını kullanan avukatların işkence ile gözaltına alınması mesleğimizi ifa etmeyi imkansızlaştırmaya çalışan siyasallaşmış yargının gerçekliğini göz önüne sermeye yetmektedir" dedi. "İntikam aracına dönüştü" İstanbul Barosu yönetim kurulunun görevden alınmasına da dikkat çeken ÖHD, "Toplumsal olaylarda söz söylenmesi; hukukun üstünlüğü ve baroların insan haklarının korunması adına yüklendiği sorumluluğun gereğidir. Hukukun; toplumun çıkarlarını ve kamu vicdanını savunmak yerine, iktidar sahiplerinin siyasi rakiplerini saf dışı bırakmaya yönelik bir araç haline getirilmesi, demokrasiyi tehdit eden en ciddi sorunlardan biridir. Bu durum, adaletin yargı eliyle bir intikam aracına dönüştürülmesine yol açmaktadır" dedi. "Bu koşullarda 5 Nisan Avukatlar Günü'nü kutlamıyoruz" Meslektaşlarının tutuklanmasına, adil yargılama hakkının yok sayılmasına dikkat çeken ÖHD son olarak şunları kaydetti: "Her koşulda avukatlık mesleğini itibarsızlaştırmaya, avukatı sıradanlaştırmaya ve avukatı özellikle saldırı açısından kolay hedef haline getirmeye çalışan siyasal iktidara ve siyasallaşan yargıya hatırlatmak isteriz ki; hak savunucusu avukatlar, insan haklarının, özgürlüklerin ve hukuk devletinin güvencesidir.5 Nisan Avukatlar Günü vesilesi ile avukatlar üzerinde süregelen baskılara ve yargı tacizlerine son verilmesi çağrımızı yineliyor, meslektaşlarımızın faili meçhul cinayetlerle katledildiği, siyasal gerekçelerle tutuklandığı, adliyelerde işkence ile gözaltına alınarak itibarsızlaştırıldığı, yoksulluğa ve güvencesizliğe terk edildiği bu koşullarda 5 Nisan Avukatlar Günü'nü kutlamadığımızı duyuruyoruz." (MA)
www.evrensel.net
April 5, 2025 at 1:50 PM