Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler. İyiki varsınız!

20- Tarikatlar kapatılmalı.

Yurtları, kursları, “eğitim” adı altında verdikleri her şey kamulaştırılmalı.
Din eğitimini devlet vermeli, istismarcılar değil.

Unutmayın:
Atatürk yıllar önce bu yapıları kapatmıştı.
Biz tekrar başa döndük.
Ve bu çocukların hesabı henüz sorulmadı.

19- İstismar susunca büyür.
Biz konuşmazsak, bir sonraki çocuk da aynı karanlığa hapsolur.
Bu yüzden bu mektubu herkes okumalı.
Bu flood’u paylaşın.
Saklamayın.
Bu ülkede tarikatların çocuklara neler yaptığını herkes bilsin.

18- Tarikatlar ve cemaatler bu ülkede sadece inançla var olmuyorlar.
Sistemin bir parçası olarak büyüyorlar.
Denetlenmiyorlar.
Kapatılmıyorlar.
Destekleniyorlar.
Çünkü onlar iktidarın kadrolarını besleyen kuluçka merkezleri artık.

17- Bugün o çocuk büyüdü.
Devlete hizmet eden bir kamu görevlisi oldu.
Ama çocukluğunu, yaşadığı karanlığı unutamadı.
Susmadı.
Konuştu.
Çünkü diyor ki:

👉🏻“Eğer tek bir çocuğu bile bu karanlıktan kurtarırsak, bu topluma faydamız olur.”

16- Bu korkunç döngü içinde büyüyen çocuk, 13 yaşına gelmeden ailesine karşı çıktı.
Kurstan kaçtı.
Artık hiçbir cemaate, tarikata yaklaştırmadı kendini.
Çünkü o çocuk, kendi hayatını geri kazanmak zorundaydı.
👉🏻 Din adına yaşadığı her şey ona acı, şiddet ve suç olarak dönmüştü.

15- Bu sadece şiddet hikayesi değil.
Bu bir istismar hikayesi.
Kaldığı kurslarda onlarca çocuk birbirleriyle cinsel ilişkiye zorlandı, ilişkiye girdi.
Birçok çocuk istismarı “merakla”, “yetişkinlerden gördüğüyle” öğrendi.
Bu çocukların bazıları bugün imam.

14- Peki, bu çocuklar neden ailelerine anlatamadı?
Çünkü anlatınca “abartıyorsun”, “gitmemek için söylüyorsun” deniyordu.
Devlete şikayet ettiler mi?
Evet.
Defalarca.
Polis bir kere bile gitmedi.
Çünkü o cemaat artık “devletle iç içe”ydi.
Aşevi yemeği gelmeye başlamıştı bile.

13- Dayak sistematikti.
Düşünün: 7 yaşında bir çocuk falakaya yatırılıyor.
Her Gün!

Bu çocuklar zamanla şiddete eğilimli olmazlar mı! Yine #tehlikegeliyor