Adalar'da mümkün olan şeyler, aslında İstanbul’un anakarasındaki ilçelerde de hayata geçirilebilir. Buradaki deneyim bize, ulaşım önceliklerini yeniden düzenlediğimizde, kamusal mekanlara değer verdiğimizde ve kent yaşamını insan odaklı tasarladığımızda neyin mümkün olduğunu gösteriyor

New York’ta 5$’ın altında yapabileceğiniz en iyi aktivite motorlu toplu taşıma. Terasına çıkıp dev metropolün manzarasının keyfini bira eşliğinde çıkarabilirsiniz.

Portikin yarattığı mekanı yaratıcı bir şekilde yeniden düzenlemişler. Kaldırımda yürürken yanda spor yapanları görmek ilginç bir deneyim.

Normalde şehircilik ve kentsel tasarım üzerine düşünüp yazan biriyim. Ancak ülkenin malum durumu, bu konuları önemsiz kıldı. İsmi lazım olmayan diğer platformu sadece direnişe ayırdım, normal paylaşımlarımı da buradan yapacağım.

Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’a kazandırdığı bir kamusal mekan: İstanbul Planlama Ajansı’nın Florya Kampüsü. Kent araştırmaları için müthiş bir kütüphanesi var. Bahçesi de sakin ve huzurlu. Burası eskiden AKP’li 12 belediye başkanının yaşadığı villalardan oluşan kapalı bir siteydi.

Yolum İstanbul’a düştü ve ilk defa Çubuklu’yu gezme şansım oldu. Atıl kalmış endüstriyel bir alandan dünyanın en güzel manzarasını izleyebileceğiniz bir yer yaratmış Ekrem İmamoğlu ve Mahir Polar işbirliği. Hem de elinizi cebinize atmaya zorlamadan, güvenlikten geçirmeden…

Bazen gerçekten hayat simülasyon gibi hissettiriyor.

Bu aralar iş yaparken kafamı toparlaması için yanda Earthcam’dan rastgele bir yerin canlı Webcam yayınını açıyorum. Bambaşka bir yerde insanların gündelik hayatına devam etmesi garip bir huzur hissi veriyor. -10 derecede yaşarken Rio’nun sahiline bakmak mesela.

Aynı sokağın iki farklı noktası. İlk fotoda sürekli örneklerini paylaştığım boyayla yapılmış bir geçici uygulama. İkinci fotoda ise bu geçici uygulama yerini kaldırımın daha kalıcı olarak genişlemiş haline bırakmış. Diyeceksiniz ki neden direkt kalıcı uygulanmıyor?

Bir işletme ticari kimliğini gözünüze sokmak yerine şu kombini tercih ediyorsa o işletmeye güvenin.

Ana arter dediğimiz şey lağım gibi motorlu araçların aktığı bir şey olmak zorunda da değil. Grenoble🇫🇷'deki şu güzelliğe bakın mesela.
🚘Çift yönde iki şerit araç şeridi
🚃Raylı taşıma
🅿️Limitli yerde otopark
🚶Geniş kaldırım.
Şehir içindeki en geniş arter şu olmalı.

Sokaklarımızda daha fazla kullanmamız gereken bir kentsel tasarım unsuru: Yaya Adaları. Kavşaklara yaklaşırken şeridi daralttığı için sürücüleri yavaşlamaya zorluyor. Ek olarak karşıdan karşıya geçen yaya (özellikle yaşlı ve çocuklar) için de güvenli bir bekleme yeri yaratıyor.

Avrasya Tüneli'nin Tarihi Yarımada'nın sahil yoluna etkisine bakalım. İnanması güç ama bu iki görüntü de aynı noktadan. Yayalar için artık geçilmesi imkansız bir bariyere dönüşmüş durumda. Denizle şehrin ilişkisi tamamen kesilmiş. Peki hani tünel trafik sıkışıklığını çözecekti?

Çalıkoğlu'nun arşivinden başka bir hava fotoğrafı. Caddebostan sahili. Şu an yüz binlerce insanın kullandığı sahil şeridinin büyük bir kısmının deniz dolgusu olduğunu görüyorsunuz. Ekolojik tahribatı bir kenara, deniz dolgusu konusundaki toplumdaki hakim algıyı sorgulatan bir yer.

Fotoğrafçı M. Erem Çalıkoğlu’nun Salt'ta bulunan dijital arşivinde günlerimi geçirebilirim. Mesela şu anki halinden şikayet ettiğim Eminönü'nün o zamanki halini görünce birazcık şükrettim. Her yerden araba fışkırıyor. Metro köprüsünün değdiği noktaları nasıl tarumar ettiği de ilginç.

New York Belediyesi’nin sanatçılarla ortaklaşa düzenlendiği bir program var. Her sene seçilen birkaç eser çöp kamyonlarının üzerine uygulanıyor. Bu videoda bu sanatçılardan biri kendi eserinin olduğu kamyonu kullanan işçilerle konuşuyor. New York’un ruhunu gösteren bir an.

Buraya özlediğin bir ankesörlü telefon bırak🥹

Selam👋